Advert
KiM DOĞRU (!)    YOLDA ?

KiM DOĞRU (!) YOLDA ?

Bu içerik 6100 kez okundu.
Ülkemizdeki kutuplaşma, bizlerdeki  sahihliğin, zahir ve  batın  irtibatının bozulmuş olmasının tezahürü.  Bazen sessiz kalmak, göz yummak; yolunu belirtmekse, kulun sorumluluğu.
 
Ak partinin ülkemizin geleceğinde ve yönetiminde AKtif rol oynayan bir hükümet olarak varlığını devam ettirmesi gerektiği kanaatindeyim, VAZGEÇiLMEZLiK  yanılgısına kapılıp ÖZELEŞTiRiyi unutmadıkça ve PUTLAŞMAya bulaşmadıkça . Önce;  kaliteli pirinçte bile taş bulunabileceği gerçeğini idrak etmeli,  arızaları kabul etmeli ki tamire yönelmeliyiz “hastalığını kabule yanaşmayan sıkıntı ve araz sahibine hiçbir uzman  yardım edemez; tedavi olmak istemeyeni kimse iyileştiremez” gereği.
 
Ancak sıkıntılı olmak kötü olmayı getirmez, sadece tedavinin zamanının geldiğine işarettir tıpkı sıkıntıların duanın zamanın geldiğine işaret olması gibi ve büyük nimettir  ARINMA, götürdükleriyle.Pirincin içinde taş görürseniz ne yaparsınız? Büsbütün çöpe atmaz, AYIKLARSINIZ.
 
Başkalarının taşını ayıklamadan önce de kendi taşlarımızı ayıklamalıyız; zihnimizde, ruhumuzda çöreklenmiş kirlerden, bizim parmağımız diye kangren olan parmağı bile sağlıklı addeden yanlı ve kirli görüşlerimizden arınmalıyız. KENDiMiZLE YETERiNCE MEŞGUL OLMALIYIZ Ki  BAŞKALARIYLA UĞRAŞMAK iÇiN KENDiMiZE  VAKiT BIRAKMAMALIYIZ!
 
Benim tarafım TARAFSIZLIK oldu hep,  tarafların arasını bulmaya çalışmak oldu kalbimi imanla rızıklandıran Rabbime sadakatimin, şükrümün gereği(inşallah). Tek liderim Hz. Muhammed, Tek yolum HZ. Kur’an oldu ve taraflaşmaya, gruplaşmaya karşı çıktım fırkalaşma endişem gereği. Cemaate ve Hocaefendiye  “Allah” derken döktüğü gözyaşları ve içlerinde sadece hayır için koşan samimiler olduğu için hürmet besledim.  Zandan hep korktum ve kişileri kendi beyanları ile değerlendirdim,  kendi belagatleri  dışında değerlendirmek iftiraya kadar gidebilecek tehlikelerle dolu idi. Ancak nasıl hürmetim putlaştırmaya dönüşmedi ise kızgın ve kırgınlığım da öfkeye dönüşmedi. En büyük eleştirim kendime oldu. Şiarımız olmalıydı aşırı gitmemek ne sevgide ne öfkede.  Ve ne söylemlerimizde.
 
Yakışmadı hoşgörüyle bu kadar yan yana anılanlara beddua ya da mülaane . Kime yapıldığı konusunda; maske takan, haksız tüm zulümlere(içeriden olsa bile) olduğunu düşünmek istemekle birlikte  üslubun, yönelişin,zamanın yanlışlığı aşikardı ama niyetlerin bilgisi sadece Allah’taydı. Bedduanın yalnız zalime olması gerektiğine inanan ben,  herkese hüsn-ü zan besledim ancak dinler arası diyaloğu(!), Türkçe olimpiyatlarını bir dilin öbürlerinden faziletli olmadığı fikri, ÖNCELiKlerimize ve uygulanışına dair kaygılarla tasvip etmedim  ama insanları ve niyetleri yargılayan olmaktan Allah’a sığındım, alimlerin bilgisinden istifade ettim, öteye geçmedim.
 
Davranışları   değil; kişileri, niyetleri yargılamak en büyük yanılgımız ve cemaatlerin,partilerin, ırkların,tarafların içindeki taşları pirincimizden deyip  savunmak hatamız.  Bu taş bazen söz, bazen tavır ve tutum bazen kişiler olabiliyor ve pirinçler çoğaldıkça taşlar da çoğalıyor doğru orantıyla. 
 
Bize düşen amellerimiz ve niyetlerimizdeki taşları ayıklamak, çürükler yanındakilere de sıçrayıp kalbimizi karatmadan; inancı  ne olursa olsun kimseyle alay etmemek ve Al-i imran, 159 ışığında kaba sözlerden uzak durup yumuşak davranmak. Halimlik, Allah’ın emri, Peygamber’in sünnetidir.Firavun bile yumuşak sözü hak ediyorsa Taha suresi 43,44. ayetlerden öğrendiğimiz üzere,  kimseye sözel şiddet hakkımız değildir.Müslüman yumuşak davranmalıdır, islam denge dinidir.
 
 Kelime-i  Tevhid’de önce “la”  gelir, önce  hayatımızdaki ilahlaştırdıklarımızı reddetmemiz gerektiğine vurguyla. ilahlaştırmak sadece ilah edinene değil ilah edilene de zarar veriyor ve sevilen kişi; seven  sevgisinde aşırı gittikçe, hataları kabul ettikçe, sevdiğine  itaat ve  kabulü söylem ve davranışlarına yansıttıkça; algı yan(ıl)sıması yaşayıp  , kendini yeterli görmeye başlıyor
 
Kişileri, benimsediğimizi  ve kendimizi hatasız, müstağni görmek; tevhidin  başka ilahları reddedişiyle çelişmekte; sevdiğimizi yüceltmemiz kendimizi  tatminin tezahürü olmakta, çünkü sevilen bizi içermekte. Sevenin sevdiğine ve kendine  verdiği en büyük zarardır bu, ailenin çocuk merkezli hayatı misali. Kalbimizi sağlam tutmalı, yaşananlardan ibret almalıyız..Gidilen yolda rehberin tüm örnekliği kayıtsız şartsız kabul olursa; başkalarının yolu hakkında tespitte bulunmaya beşeri akıl vakıf, yetkin kılınırsa sonucun geleceği nokta yolcu için de rehber için de çok daha vahimdir….
 
Düzgün bir istikamet ve yaşayış sahibi olabilmek duasıyla…
DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
Ehliyette yeni dönem: Testi geçemeyen trafiğe çıkamayacak
Ehliyette yeni dönem: Testi geçemeyen trafiğe çıkamayacak
Seçim bitti kavgası bitmedi: Diyarbakır’daki kavgada 4 kişi yaralandı
Seçim bitti kavgası bitmedi: Diyarbakır’daki kavgada 4 kişi yaralandı