Advert
PEYGAMBERiMiZi   ANLAMAK VE ANMAK

PEYGAMBERiMiZi ANLAMAK VE ANMAK

inanma ihtiyacımız varlık sahnesine adım attığımız andan itibaren başlıyor.

Bu içerik 6641 kez okundu.

 

Allah’ı hissetme, sevme; iman ihtiyacı kalbimize konulmuş. Kul olmamız itibariyle inanmaya, Allah’ı sevmeye muhtacız; Kur’an-ı Kerim ve peygamberler bize Allah’ı nasıl seveceğimizi öğretiyor ve bu sevgi yalnız dünyada huzur vermekle kalmıyor, ebedi saadet bahşediyor.
 
Varoluşumuzdan beri aynı metafizik temel sorularla nereden gelip nereye gittiğimizi, gayemizi, hayatın manasını sorguluyoruz. Günümüzde bir Yaratıcımız olduğunu bilsek de Rabbimizi hakkıyla tanımıyor, inancımızı içselleştiremiyoruz. Yaratanımızı bilmek, O’nun nasıl olduğunu ve O’na nasıl kulluk yapacağımızı öğrenmek için O’nunla iletişim kurmamız lazım. Bu yüzden nübüvvet, peygamberlik kurumu çok daha büyük önem arzediyor. Yitirdiğimiz imanımızı bulmamızı; yanlışlardan, aykırılıklardan kurtulup Kur’an’da bildirildiği gibi dosdoğru yol üzere olarak insan olma onurumuzu kurtarmamızı sağlıyor, kulluğun doruğunda olan Peygamberimiz bize kulluğu da öğretiyor. Yaratılışımıza uygun olan Allah’ı ve Allah’ın bizden neler istediğini bilmemizi sağlıyor; hayatımızın her anına, bütün sahnelerine nüfuz ederek dini, hayatı nasıl yaşamamız gerektiğini öğretiyor. Verdiği mesajlarla ve yaşayışıyla bizi Allah’ın ahlakı olan Kur’an ahlakıyla ahlaklandırıyor, üst şuur kazandırıyor. ihlas ve takva sahibi olup, dünya ve ahret dengesini kurmamız için örnek teşkil ediyor.
 
Felsefe ve psikolojide” düşünen bir hayvan” olarak tabir edilen insanın en büyük ciheti aslında inanan bir varlık olması, en büyük vasfı inanıp hayırlı işler yaparak tenekelikten altınlığa, kömürden elmasa erebilmesi. inancımızı besleyip bizi özümüze döndüren kaynak vahiy, tebliğdir. Teknoloji, bilim, refah bakımından ileri olan günümüz insanı tüm olanaklara rağmen hala mutsuz çünkü inançla bağı gevşek. Tükettikçe mutsuz, çünkü tükenene değil hiç tükenmeyene aç ve hala algısı maddi. Maddeye ulaştıkça bağlanmakta; tükettikçe tükenmekte çünkü sonu olmayana muhtaç ama Allah’a ulaştırmayan sonlar peşinde.
 
 insan nisyandan gelir, unutuştan. Unutmaya meyilliyiz, inandığımızı söylesek de Allah’ı unutarak yaşıyoruz. Hayatımızın merkezimize Rabbimizi koymayınca oraya makam, mal, evlat, para gibi sevgiler; gayeler yerleşiyor; Allah’la bağımızı güçlendiren Son Nebi bizi gafletten kurtarıp iki cihan saadetine giden yolu gösteriyor. Sözün hep en güzeliyle konuşuyor Yüce Kitabımızda bildirildiği üzere. Önce tabiattaki eserlerini seyirle Rabbimizi yeniden keşfe, iman tazelemeye; verdikleriyle, bizi muhatap alışıyla asıl değerimizi bilip Kur-an’ı yaşamayarak kıymetlenmeye, takvaya çağırıyor. Mehmet Akif Ersoy takvayı, saygılı olmak diye tabir etmiş. Allah’a karşı saygılı olalım önce, sonra Allah’ın ahlakıyla ahlaklanan Nebimize ve tüm yaratılanlara.  “Bütün insanlar ve bütün Mü’minler kardeştir” der Kuran-ı Kerim.  Hal ve kal diliyle her şeye karşı görevlerimizi bildiren Nebinin ahlakıyla ahlaklanıp her zaman insanlığa kardeş, saygılı, mütebessim olalım. O’nun gibi insan sevgisi, hoşgörü, sabır, doğruluk, adaletle; üstün ahlakla donanalım. Hem ruhun hem bedenin, eşyanın, varlığın, hayatın hakkını verelim. Ne fazla ne eksik, aşırılığa kaçmadan Kuran’ın söylediği “orta ümmet” olalım. islamiyet’i merkeze alıp peygamberane bir tavırla yaşayalım. Kur’an’dan fışkıran külli ahlakın varisini yalnız bir haftada değil hayatımızın her anında analım. Bize insanlık şuurunu öğreten Peygamberimizi önce anlayalım, hakkıyla tanıyalım, bilmekle kalmayıp  gönlümüzde taşıyıp yaşatalım. O’nu anlayarak analım….
DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
Madde Bağımlıları Mücadele Derneği’nde silahlı kavga
Madde Bağımlıları Mücadele Derneği’nde silahlı kavga
Bizans ve Romalılara ait tarihi eser yakalandı
Bizans ve Romalılara ait tarihi eser yakalandı