Advert
A‡OCUKLARIMIZI TAKDiR ETMENiN A–LA‡AœSAœ

A‡OCUKLARIMIZI TAKDiR ETMENiN A–LA‡AœSAœ

Bu içerik 5997 kez okundu.
insanın doğasında, fıtratında vardır beğenilmek, takdir edilmek isteği. Hayatımızın ilk günlerinde sadece bedensel ve duygusal ihtiyaçlarımızı ifade etmeye ve karşılamaya yönelik olan davranışlarımız, biz sosyalleştikçe takdir edilmek, beğenilmek gibi amaçlar da taşımaya başlar. Başlangıçta SADECE yürümek için girişilen denemeler ve keşif amaçlı atılan adımlar; ana-babalar teşvik ve motivasyon amaçlı takdir ettikçe ya da sevinç ve sevgisini o anlara indirgedikçe(başka zamanlarda çok göstermedikçe), yürüyebilmeni(başarmanın) mutluluğundan önce beğenilme ve takdir edilmenin güzelliğiyle ve başarıya endeksli sevilmeyle tanışır çocuk.
 
Daha ilk yıllarda atılır hayatımıza davranış odaklı ödüller ve cezalar, davranış merkezli yaşamalar. Sürahiden su doldurup içmeye çalışan ve suyu döken çocuk “yapamazsın”larla girişimciliğini,özgüvenini ve cesaretini; davranışı eleştirmeyle niyetin önemsizliğini, davranış odaklı yaşamayı öğrenir. “Niyetini anlıyor ve takdir ediyorum” demek ; sürahiyi daha iyi kavramasının yolunu ve yöntemini, su içmenin başka seçenekleri önce ondan fikir alarak(problem çözme ve farklı düşünme becerilerini geliştirerek) çözmeye çalışmak hep eksik kalır. Ve su dökme korkusundan çok  eleştirilme korkusu yerleşir içine; denemeyi, cesaret etmeyi, kendini ifade etmeyi, itiraz etmeyi bırakır çocuk ve niyetten çok sonuca bakar. Artık çalışmak değil sınavı kazanmak önemlidir. O artık çalışıyor olmakla değil kazanabilmekle değerlidir ne acı ki. Sevgi ve  değer hak edilmesi için somut başarı ya da uyum gerektiren bir şeydir artık  ve o yanlış yapma korkusuyla yapmayı denemeyen bireydir; sevgiyi kaybetme korkusu eşlik eder ha da köstek olur her adımına.
 
Evde yalnızken yaptığında ses çıkarmadığımız davranışları dışarıda ya da başkalarının varlığında yaptığında eleştirir ya da engellersek iki ayrı ortam ve iki ayrı davranış yani ikiyüzlülüğü öğretmiş oluruz. Mahrem olmayan davranışların başkalarının yanında yapılmayış amaçlarını açıklamadığımızda da sorgulamadan kabullenmeyi öğretmiş, sürü psikolojisine bir birey de biz hediye etmiş oluruz.
 
Devam ederiz takdir etmeye masumane(?). Evde ve gezmelerde uslu oturan çocuğu öyle bir takdir ederiz ki yerinde “durur” çocuklar ömrü boyunca.Yeni bir gezegeni keşif gibidir çocuk için her farklı ortam ve her farklı soru; ama biz  doğada araştırma yapma isteğini, merak duygusunu, keşfetmenin, araştırıp bulmanın hazır bilgiden güzel olduğunu fark etmesini, çabalamasını, sorgulamasını, yetenek ve beceri gelişimine-zekasına pozitif etki edecek  araştırmacı, girişimsel mücadele ruhunu öldürmüş oluruz her durduruş ve susturuşumuzda.
AÇIKLANMAYAN VE GEREKSIZ HER ENGELLEYIŞ YA BAŞ KALDIRMAYI YA DA BOYUN EĞMEYI GETIRIR.
 
Merak öğrenmede en önemli unsurdur ve toplumsal, bireysel tüm gelişmeler, ilerlemeler merak(sorgulama) basamağına uğramazsa mahsurludur. Takdir edilmesi gereken ya da durdurulması gereken olarak görürsek çocuğumuzun  her davranışını içsel kontrol mekanizması gelişmez ve dış kontrollü bireyler oluşur. Kendi sınırlarını bilmeyen bireyler kendi ayakları üzerinde duramaz ve bağımlı olur takdire ve yönlendirilmeye; dış odaklılığın en basit seçeneklerdeki kararsızlara tezahürü gibi. Ve hep aynı giyinen, aynı yürüyen, aynı yaşayan hatta aynı düşünen bireyler oluruz ve kendi olamamaktan mutsuz…
 
Her insan sevilmek, mutlu olmak, beğenilmek ister. Ancak takdirin fazlalığı da yokluğu da  takdir için yaşamayı getirir ve takdir arayışı birey olamamaya, kafa yoramamaya, onaylamadığına bile dahil olmaya götürür çocuklarımızı. Fazla takdir enaniyet sıçratır, az takdir özgüveni yıpratır. Denge ve orta yolu esas alıp ne sevgi arsızı ne mahrumu, ne takdir bağımlısı ne kuralsız bireyler yetiştirmeden onları gerektiği kadar sınırlandıralım gerektiği kadar takdir edelim. En iyi öğrenme sonuçtadır, ders çıkarmak hiç denememiş olmaktan daha kalıcı öğretidir, sınavda yanlışlarımız doğrulardan çok zihnimize yerleşmesi gibi. Eğer toplumsal takdiri hayrın önünde tutan, başkaları ne der diye yaşamaktan kendi olamayan,ya da sevgi için yanlışlara meyleden evlatlarımız olsun istemiyorsak onların yerine düşünmekten vazgeçelim ve de onlara takdiri gerektiği miktarda obeziteye yol açmadan ve o soframızdan kalkmadan verelim. VE ASLA Sevgimizi davranış şekillendirmede kullanmayalım. SEVGIMIZ “RAHMAN” ISMINDEN FEYZ ALARAK SINIRSIZ, TAKDIRIMIZ “RAHIM” ISMININ FEYZIYLE ÖLÇÜLÜ, DOĞRU NIYETE VE IRADEYE YÖNELIK OLSUN… Her zaman sevelim ve merhamet edelim, gerektiği kadar övelim…
 
DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
Ergani'de şimşek deprem etkisi yarattı!
Ergani'de şimşek deprem etkisi yarattı!
Otomobil ile minibüs çarpıştı; ölü ve yaralılar var
Otomobil ile minibüs çarpıştı; ölü ve yaralılar var