Advert
iMTiHAN

iMTiHAN

Bu içerik 6505 kez okundu.
Hayatta imtihan olmayan kul yok ama hepimizin imtihanı başka başka…
Herkes kendi zaaf ve zayıf yönleriyle imtihan olunmakta..
Kimi zenginlik kimi fakirlik kimi çocuk kimi çocuksuzluk kimi ask kimi aşksızlık kimi mevki makam kimi aciz gariplikle..Kimi şan şöhret kalabalık kimi yalnızlık ile…
Kimi verilerek kimi alınarak imtihan edilmekte…
Herkesin alanı başka o yüzden imtihan çeşitleri de… Sınava girecek öğrenci gibi herkesin branşı farklı, herkesin hesaplaması da farklı.
Yenilen içilen de farklı hesap da..herkesin tükettiğine göre kabarık ya da tenha hesap defterleri…
Kimi başlangıç kimi sonla…
Kimimiz hüzün kimi mutlulukla..
Kimi ruhu kimi aklıyla… Kimi kalbi duyguları kimi yetenekleriyle zekasıyla
Kimi zaman kimi mekanla, Kimi arkadaş kimi yalnızlıkla
Kimi güzellik imi çirkinlikle kimi sağlık kimi Hz. Eyüp gibi hastalıkla
Kimi mutluluk kimi mutsuzlukla
Nimet verilen o nimetleri kullanma ve şükürle verilmeyense sabır ve tahammülle
Ama herkes nasiplenir imtihandan kendi türüne göre. Kendi cüssesine göre…
Ve kaldırabileceği kadarı ile..
Anka kuşu olmak ya da sürüde bir serce…  Bir gonca ya da diken …
Ne olursa olsun olduğu yerde en iyi olabilmek... Olduğu meslekte de görevde de iyi olmak…
Güneş olmasa da yıldız olabilmek ve gökteki en parlak yıldız olmaya çalışmak…
Karanlık olunca geceyi küfretmek de lambayı yakmak da elimizde. Karanlığı önleyemesek de vereceğimiz tepki elimizde…imtihanın her anında tepki ve tavırlarımızla sınavdayız aslında..
 “Bazıları atmacanın serçeye musallat olması gibidir, serçenin kabiliyetlerini geliştirmeye yönelik.Nasıl ki uçurtmalar rüzgar gücü ile değil o güce karşı koydukları için yükselirler, insan da karşısına çıkan engellere veya açılan yollara göre imtihanlarını verirler. (Elbette küçük yerlerde küçük davalar büyük yerlerde büyük davalar görülür, o sebeple bazıları ahirete bırakılır..)Bu noktada kazanmak veya kaybetmek tercihlerimize bırakılmış (zaten tercihlerimize bırakılmayan konulardan sorumlu değiliz). Bir yaprak gibi rüzgarın estiği yöne bizi götürmesine müsaade de edebiliriz. Uçurtma gibi göklere yükselmeye insani arşa çıkmaya da yönlendirebiliriz hayatımızı..En çok imtihanda adalet kavramı akılları kurcalıyor sanırım,önce adalet kavramı daha sonra dünyaya ve kainata bir göz atmak gerekiyor bunun için…
Adalet hakkaniyetin kendisi..Yani her canlı veya cansızın hakikatine uygun yapısına uygun şeylerin ona verilmesini ifade ediyor.Bütün canlı ve cansızlarda adalet kendini güneş gibi gösteriyor, atomlardan galaksilere kadar her şey kendine layık techizatla donatılmış.
 Evrende neye dikkat edilse bir ölçü,bir intizam, bununla beraber kendine has bir ölçek ile ihtiyaçları karşılanıyor ve belgesellerde bu dengeyi bu sistemi çözmeye çalışırken akıllarımız hayrette kalıyor.Bu kadar büyük ve küçük sistemlerin gelirlerinin ve giderlerinin aynı anda bütün evrende yapılabilmesi elbette bu resmin tamamını gören bir zatın ölçüsüyle yapılabilir. Yoksa balıkların yumurtalarındaki, bitkilerin tohumlarındaki işleyen düzene bakıldığında hava,su,toprak,ateş gibi unsurların sel gibi aktığı, her şeyin düzenini bozmaya çalışan bir yapıları olduğu veya akılsız tesadüflerle izah edilmeye çalışılırsa dünyanın bir günde altının üstüne gelmesi gerektiği gün gibi aşikardır. Yani deniz kokuşacak, havalar zehirli gazlarla dolacak, yeryüzü bir çöplüğe dönecekti..Neden hayvanların yaşadığı yerler insanların yaşadığı yerlerden daha temiz, halbuki bizler akıllıyız onlar akılsız..Hava öyle ince ölçülerle donatılmış ki, çaycıların boş bardakları toplaması gibi evinizin penceresini açtığınızda oksijeni bitmiş odaların oksijenle doldurulması size hiç rahmetin güzelliğini hatırlatmıyor mu?
işte biri var ki; canlıların vücutlarındaki hücrelerden, kandaki değerlerimizin dengesine, atomların değişimlerinden, atom altı parçacıkların çalışmasına, vücudumuzdaki cihazların birbiriyle irtibat ve bağlantılarına, denizlerin gelir gider dengelerine, yeryüzünün altındaki çeşmelerin toplanıp dağıtılmasına, hayvanların,bitkilerin doğum ve ölümlerine, ışığın,sıcaklığın, havadaki basınç farklılıklarının ince dengelerle döğüştürülmeleri, çarpıştırılmalarına kadar her şeyde gözlerimizi açtıkça gördüğümüz bir tartıyı,ölçeği, cetveli, pergeli, akıllarımıza ve gözlerimize gösteriyor ve bize hikmeti tarif ediyor ki hikmet dediğimiz insanın bu düzenden, bu intizamdan aldığı dersten başka ne olabilir?
  Bardağın iç tarafında suyu tutmaya çalışan bizlere, bardağın dışında yani dünyanın dış yüzeyinde suları tutmak ve dökmemek ve istila ettirmemekle bize kendini tanıttırmaya çalışan biri olduğunu ne zaman görebilecek, evrenin her tarafında bir iktisadın, temizliğin, adaletin işlediğine ve sistemin tamamında adaleti tesis edenin bizim hayatımızda da adaleti tesis ettirmemizi istediğini ne zaman fark edeceğiz? Kâinatta var olan bu prensiplere ne zaman uygun hareket etsek başarılı olacağımızı yine gördüklerimizden ders alıyoruz…
 Bedenimizi, ruhumuzu, kalbimizi, aklımızı sınavı kazanmak isteyen öğrencilerin zamanlarını planlamaları, ellerindeki imkanları belirli bir programa yönelerek kullanmaları gibi biz de imtihanımız olan hayatımızda elimizi,ayağımızı,göz ve kulağımızı ,kalb ve ruhumuzu velhasıl bütün cihazlarımızı hem dünyada hem ahirette bize cehennemi açacak bir şekle değil, cennetin kapılarını açacak bir halete,bir şekle dönüştürmeyi ve mezuniyet töreni dediğimiz ölüm merasiminde sonsuzlukta saadet diplomasını alabilmeyi başarabilecek miyiz?”(Alıntı)
 
DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
Çermik'te kaybolan genç için aramalar devam ediyor
Çermik'te kaybolan genç için aramalar devam ediyor
Sigara içmek için çıktığı pencereden düşüp öldü
Sigara içmek için çıktığı pencereden düşüp öldü