Advert
Kendi Sözüyle Şarhoş

Kendi Sözüyle Şarhoş

Bu içerik 6165 kez okundu.
“Ya susmak ya da suskunluktan daha kıymetli bir söz söylemek gerekir” diyor bilge Pisagor.
Hayatını çantasının içine sığdırmaya çalışan bir adamın halini düşünelim. Olacak şey mi? Hayat bir çantanın içine sığabilir mi? Sığdı diyelim, bir çantanın içine sığan şeye hayat denebilir mi? Bunun gibi, manaları tutup kelimelerin içine tıkıştırmaya çalışmak da beyhude çaba! Bazı manalar var ki, kelimelerden büyük... Onları kelimelerin içine sığdırmaya çalışmak hayatını bir çantanın içine sığdırmaya çalışan adam gibi çaresiz bırakıyor bizi.
Şimdilerde işini sadece kelimelerle görmeye çalışıyor insanlar. O yüzden manadan yana hep eksik kalıyoruz. Kelimelerin gücünün, kapasitesinin, genişliğinin yettiği kadar insan olmakla yetiniyoruz. Kelimeleri aşmadan, kelimelerin kifayetsizliğinin şuurunda olmadan erişebileceğimiz manalar sınırlı... Kelimeler birer konak değil, birer kapı... O kapıları açıp geçmek, mananın izini kelimelerin ötesinde sürmek gerekiyor.
“Sürekli konuşmaktan yorulmuyor musunuz?” diye sordu merakla dinleyenlerden biri. “Belki kelimeler bir gün tükenir de azıcık nefes alabilirim diye ümit ediyorum” dedi konuşmacı.
Sözlerini kalabalıklardan çok kendine duyurmaya çalışanlar var. Kendi sözlerinin çıkardığı yükseklikten korkup, aşağıya bakamayanlar var. Sözlerden öyle duvarlar örmüş ki kimileri etrafına, dışarıya çıkamıyor artık oradan. Başkalarının sözleriyle, kendine yaşanacak bir insan denkleştirmeye çalışanlar var bir de. Sözlerini, birikmiş öfkelerinin şiddetiyle bir kırbaç gibi şaklatanlar var, insanların üstünde. Sözünü şehvetle, ihtirasla çoğaltan ve bulduğu her boşluğu kendiyle doldurmaya çalışanlar var. Bilmediğini gizleyebilmek için her sözünü telaşla gürültüye boğanlar var. Başkalarının söylediği her şeyi vakit kaybı olarak gören, bitmesini sabırsızlıkla bekleyenler var. Söylediği harcıalem sözlerin dünyayı bir uçtan bir uca yeniden fethettiğine inananlar var. Kendi sözleriyle kendi gideceği yolu düğümleyenler var.
Bir de şunu düşünün; söyleyenin bile zihninde yer etmeyen söz ne hisseder?
“Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı, iki ağzın ve bir kulağın olurdu. Onun için az konuşup çok dinlemek gerek! Eğer susarsan, konuşman daha aydınlık olur. Zira sükutta hem sessizliğin ışığı, hem de konuşmanın faydası gizlidir. Sığ suları, en hafif rüzgarlar bile coşturabilir, derin denizleri ise ancak derin sevdalar coşturur. Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susar. Anladım ki susan her şey, derin ve heybetlidir” buyuruyor Şems-i Tebrizî hazretleri.
Bir gönüllü münazaramız olsun şu hayat mektebinin daha ilk sınıflarında: Konuşanın mı kelimeleri daha fazladır, susanın mı yoksa?
“Gece uykunda konuşup durdun” dedi hanım. “Gündüz uykumda da konuşup duruyorum ben!” dedi bey.
Söyleyecek söz bitmeden bitiveriyor ömürler sanki; demek sözümüzün boyu hayatımızın boyundan hep daha uzun!
“Boş heveslerle sükûtu terkeden” dedi beyaz saçlı adam, “aslında sükûnetini bozdurup harcıyor!”
içeriye bir heves huzmesi düşmesin diyerek sözünün yüksek perdesini sıkı sıkıya kapalı tutan insanlar da var.
“Mesele anlamaksa” dedi meczup, “bunca söze ne hacet!”
 
Gökhan ÖZCAN
DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
Madde Bağımlıları Mücadele Derneği’nde silahlı kavga
Madde Bağımlıları Mücadele Derneği’nde silahlı kavga
Bizans ve Romalılara ait tarihi eser yakalandı
Bizans ve Romalılara ait tarihi eser yakalandı