Hucurat Suresi 10. Ayetinde Yüce Rabbimiz buyuruyor bize: “ Mü’minler ancak ve ancak sadece kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkup sakının ki O’nun merhametine nail olasınız.”
“Bütün mü’minler sadece ve sadece kardeştirler” ayetiyle Rabbimiz öğretiyor ki bize; Mü’minler kardeşlikten başka bir duruma giremez, kardeşten başka bir şey olamazlar. Düşman da hasım da rakip de olamazlar, sadece kardeş olurlar. Rabbimiz böyle buyururken bize; biz yaşıyoruz kardeş olmanın çok ötesinde. Ben-in (kendimizin) iyi ve doğru olduğunu ispat etmek, kendimizi kendimize haklı çıkarmakla o kadar meşgulüz ki görmüyoruz kardeş olmamız gerekenlere düşman kesildiğimizi bile. Oysa kardeşliğin zedelenmesi düşmandır asıl ve asıl düşmanlığımız olmalı kardeşliğin zedelenişine...
Kardeşliği zedeleyen her türlü tutum ve tavır reddedilmiştir ayet ve hadislerle. insanların birbirlerini hor ve hakir görmesi, aşağılaması, onurunu zedeleyici tavırlara girmesi, ayıplaması, düşman görmesi, birbirlerine öfkelenmeleri, birbiriyle münasebeti kesmesi şiddetle ve çokça reddedilir ve yerilir dinimizde ayet ve hadislerle…
“Ey iman edenler! Hep birlikte barışa girin, şeytanın adımlarını izlemeyin, çünkü o size apaçık düşmandır.” (Bakara, 208), “Zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.” (Bakara, 193)
Al-i imran suresi 134.ayet : “Takva sahiplerinin yaptığı gibi kin ve öfkelerinizi yutunuz ve insanların kusurlarını da affediniz ki iyi ve güzele yönelebilesiniz.”
Ve tavır ve tutumlarımız düzenlenir, inşa edilir Rabbimizin ayetleri ve Peygamberimizin yol göstericiliği ile işaret edilir zan yapmanının büyük tehlikesine…
“Siz ey iman edenler! Biri size bir haber getirdiğinde, durup gerçeği araştırın; değilse, istemeden birilerini rencide eder, ardından da yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız.” (Hucurat, 6)
"Hasetten, kıskançlıktan şiddetle kaçının! Çünkü haset, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, sevapları yer bitirir."Ebû Hureyre radıyallahu anh, Ebû Dâvud.
"Allah bana, "alçakgönüllü olmanız, birbirinize karşı büyüklenmemeniz, böylece kimsenin kimsenin hakkına tecavüz etmemesi," hususlarını bildirdi." (Iyad radıyallahu anh. Ebû Dâvud.)
"Size, sizden önceki milletlerin hastalığı olan haset ve kin bulaşmış. Bunlar kazıyıcıdır. Ancak, ben saç kazımayı kastetmiyorum. Onlar din kazıyıcısıdır.” Zübeyr radıyallahu anh. Tirmizî
"Zandan uzak durun! Çünkü zan, sözün en yalanıdır. Başkalarının gizli konuştuklarını yaymayın! Dedikoduların peşine düşmeyin! Birbirinizin ayıplarını araştırmayın! Gereksiz yere rekabete girmeyin! Birbirinizi kıskanmayın! Birbirinize hiddetlenmeyin! Birbirinize kin tutmayın! Birbirinize sırt çevirmeyin! Birbirinizle münasebeti kesmeyin… Ey Allah’ın kulları, Allah’ın size emrettiği gibi kardeş olun! Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona ne zulmeder, ne de onu yüzüstü bırakır. Ona hakaret de etmez." Buyuran Peygamberimiz(sav), sonra kalbini göstererek "Takva buradadır. Kişinin, Müslüman kardeşini hor görmesi, kötülük bakımından kendisine yeter de artar bile. Müslüman’ın her şeyi Müslüman’a haramdır: kanı, şerefi, malı. Allah, sizin ne bedenlerinize, ne biçimlerinize ve ne de amellerinize bakmaz, kalplerinize bakar." buyurmuştur. (Buhâri)
iman kardeşliğinin, muhatapların, insanların boynuna yüklediği yükümlülükler vardır. Mü’minlerin kardeş olduğu hakikatini dile getiren ayet, bu yükümlülüğe de dikkat çekmektedir. Bu mesuliyet, kardeşlerin arasını düzeltmektir. işte bu Allah’a karşı takvalı olmanın bir gereğidir. Zira Allah’a karşı takvalı olmak, Allah’a karşı sorumluluğunu bilmektir. Allah’a karşı sorumluluğunu bilen, Allah’ın kardeş kıldığına karşı da sorumluluğunu bilir. iman kardeşlerinin arasını düzeltmek ise bu sorumluluğun bir gereğidir. Bunu yapan ilâhî merhamete mazhar olur. Zira bir mü’mini kardeşlerin arasını düzeltmeye yönelten sebep, şefkat ve merhamettir.
Kin ile din bir arada durmaz. Mü’mine kin duyan bir kalpte din duramaz. Bunun içindir ki, Rabbimiz bize şu duayı talim ettirir :
“Rabbimiz! Bizi ve bizden önce imanla göçüp gitmiş mü’minleri bağışla ve kalplerimizde imanda sebat edenlere ilişkin en ufak bir kin ve nefret bırakma! Rabbimiz, elbet sen pek şefkatlisin, çok merhametlisin!” (Haşr 59/10).
Ve başkalarını suçlarken ileri gittiğimizi, gideceğimiz son noktayı gösterip bizi başkalarının imanını yargılamaya ve imanı inkar etme tehlikesine karşı uyarır Enfal Suresi 46. Ayet ile:
“Birbirinizle didişmeyin, direncinizi yitirirsiniz, kokunuz/rüzgârınız (imanın kokusu) da kesilir” Didişenler bir diğerinin imanının farkına varamaz, hatta onu yok sayar. Bu da onu imanı inkâr etme derekesine düşürür. Sonuç imanın zehirlenmesidir ve çok tehlikelidir
“Sizden biri kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe (hakiki manada) iman etmiş olmaz” (Buhari, Kitabu’l-iman 6) hadisi ile kardeşliğin empati üzerine kurulduğu ve kardeşliğin gerçek boyutu vurgulanmış ve hırs, kıskançlık reddedilmiştir.
Peygamberimizin Veda Hutbesi bir kardeşlik manifestosudur. “Kanlarınız, mallarınız, ırzlarınız birbiriniz için hürmete layıktır…” derken kardeşliğe çağırıyordu. Yine, “Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız Âdem ise topraktandır” derken kardeşliğe çağırıyordu.
Hz. Ali de aynı gerçeği “insanlar ya insanlıkta eşin ya da dinde kardeşindir.” diyerek vurguluyordu.
“iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş sayılmazsınız.” (Müslim, iman 93-94).
Efendimiz, iman etmenin şartı olarak mü’minlerin birbirini sevmesini gösteriyor. Sevgi böylece imanın en büyük şartı olmuş oluyor. Sevgi imanın en büyük şartı, Mü’mine nefret etmekse imanı tahrip eden en büyük hastalık oluyor.
Rabbim bu mübarek üç aylarda bizleri temizlesin kötü duygulardan, kardeşliği zedeleyen tutumlardan ve sevgi yer etsin tüm yönelimlerimize. Tüm kardeşlerime kardeşçe dualar ile kardeş olabilmek, kardeşçe yaşayabilmek, kardeşliğe yaraşır davranabilmek temennisi ve Rabbime yakarış ile….