Dün 27 Mayıs 1960 darbesinin 55’inci yıl dönümüydü. Halkın iradesinin yok sayıldığı, yasakların, idamların, zulümlerin yapıldığı ayıp ve gerici, tekçi zihniyetin dem vurduğu, kötü bir dönemin başlangıcıydı. Bu darbe Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk darbesi olarak tarihe geçti. 1960 darbesiyle halkın iradesi yok sayıldı, Cemal Gürsel başkanlığındaki ‘Milli Birlik Komitesi’ Anayasa’yı rafa kaldırdı.
Demokrasi tahine kara leke olarak geçen 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve halkın desteğiyle iş başına gelmiş, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere bütün Demokrat Partililer, Yassıada’ya sürüldü. Ve “Demokrasi Utancı” olarak tarihe geçen “Yassıada Duruşmaları” başladı.
14 Ekim 1960’ta başlayan, 15 Eylül 1961’de biten duruşmaların ardından çıkan karar bütün Dünya’da şok etkisi yarattı. Başta Celal Bayar ve halkın seçtiği Adnan Menderes olmak üzere 15 Demokrat Partili hakkında idam kararı verildi. Daha sonra kararların 12’si bozuldu. Fakat dönemin Başbakanı Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatih Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan Eylül 1961’de idam edildi. Demokrasi tarihine kara leke olarak geçen bu acı olayın her ne kadar canlı tanığı olmasak da, acıyı bugün yüreğimizde ciddi anlamda hissediyoruz ve bu tarihi ayıbın, utancın ve rezilliğin aktörlerini sadece ve sadece yüceler yücesinin adaletine havale ediyoruz. “Zalimin zulmü varsa, mazlumunda Allah’ı var” gerçeğini bir kez daha hatırlatır, o zalimleri Yüce Allah’a havale ediyoruz. Şüphesiz ki Yüce Allah vaadini yerine getirecektir.
Evet, dün tarihimize kara leke olarak geçen bu darbenin 55’inci yıldönümüydü. Yüce Allah o günleri bir daha yaşatmasın, göstermesin, darbe sevdalılarına da fırsat vermesin.
Doğrusu son 12 yıldır demokratikleşme alanında atılan adımlar, birilerini rahatsız etse de bana göre darbe ihtimalini tamamıyla ortadan kaldıran, devrim niteliğinde adımlardı. Ancak bugün Türkiye’de halen var olan darbe şarlatanlarını görmek doğrusu zaman zaman “Burası Türkiye” deyip, endişelere kapılmıyoruz da değil. Bugün başta bir kısım medya olmak üzere, farklı kesimlerin darbeyi desteklediklerini, “keşke darbe olsa, bugünkü iktidar gitse.” Düşüncesinde olduklarını, kalem ve yayınlarından net olarak görebiliyoruz. Ama milletinde onların ne kalitede olduğunu net olarak gördüğünü, görmemiz bizi ziyadesiyle mutlu ediyor. Çünkü bu millet istemediği, bir şeyin asla gerçekleşmesine izin vermez. Bu millet eski Türkiye’nin milleti değildir artık.
Yeni Türkiye’de milletin iradesine karşı koyanların yeri olmayacaktır. Yeni Türkiye’de demokrasi düşmanlarının yeri olmayacaktır. Yeni Türkiye’de kardeşi, kardeşe vurdurmak isteyen, kan baronlarının yeri olmayacaktır. Yeni Türkiye barışı, birliği, beraberliği ve kardeşliği savunan ve bunun için çaba gösterenlerin yeni bir çağı olacaktır. Yeni Türkiye, ülkenin kalkınmasını, büyümesini isteyen ve dağlarında kurşun değil, kuş seslerinin ötmesini isteyenlerin dönemi olacaktır.
Yen Türkiye vaadinde bulunan siyasi iktidarda, hızlı adım atıp, halk iradesi düşmanlarını tarihin çöplüğüne gömülmesini sağlayıp, hepimizin özlemi olan barışı, kardeşliği, refahı bir daha tehlikeye sokmamak üzere ebediyen tesisini sağlamalıdır.
Son olarak dün 55’inci yıldönümü olan 1960 darbesini şiddetle kınıyor, o dönem ve sonraki darbeleri yapanları ve mazlumlar hakkında idam kararı verenleri, Allah’a havale ediyorum.
