Bir yandan kentin imajı, diğer taraftan birilerinin durumdan vazife çıkarıp istenmeyen hadiselere imza atar mı düşüncesiyle günlerdir ertelediğim bu yazıyı dayanamayıp kaleme almaya karar verdim. Çünkü bu utanç ve rezilliğin karşısında sesiz kalmayı kendime kabullendiremedim. Bu kentin sırtında adeta kambur olan bazı rezillikleri ile o rezillikleri yasallaştıran anlayışa sitem etmek istedim.
Bu tarih ve kültür şehri Diyarbakır’ın pozitif imajını her şeyden üstün tutarım. Kentin pozitif imajına zeri miskal kadar zarar gelmemesi için şahsım olarak bütün gayretimle uğraş veririm. Gazeteci gözüyle baktığımda çok büyük haber olan vakaları da sırf kentin imajına zarar gelmesin diye es geçmişimdir. Güncel gazetesi olarak yayın hayatına başladığımız günden buyana hep topluma faydalı olabilecek işler yaptık. Hep kentin pozitif imajına katkı sunacak bir yayın politikası uyguladık. Bu kentte yaşanan ve ulusal medya tarafından adeta ambargo uygulanan güzellikleri ön plana çıkardık. Bu anlayışımızdan vazgeçmeyeceğiz. Eksiklikleri yapıcı eleştirilerimizle gündeme getirmeye devam edeceğiz.
Diyarbakır tarihiyle, kültürüyle olduğu kadar kutsallığıyla da ön plana çıkan çok önemli bir kenttir. Mekke ve Medine’den sonra en çok Peygamber ve sahabe kabrinin bulunduğu çok kutsal bir şehirdir. Bu kutsal şehrin belinde maalesef kambur oluştu. O kamburda son günlerde kendilerini açığa vuran lezbiyen, gay, transseksüel, biseksüel bireyleridir. Edep ve terbiyeden yoksun bu zavallılar kendileri ne varlık anlamına gelen Hebun ismi vererek dernek kurdu. Dernekler il Müdürlüğü’de buna hemen izin verdi. Oysa bir başka derneklerin işlemlerinin oldukça zaman aldığını ve bunun karşılığında da bağış talep edildiği gibi iddialarla gündemde olan dernekler il müdürlüğünün hemen tak diye onay vermesini de anlamış değilim.
Ben bu zavallıları ilk kez geçen yıl Diyarbakır’daki 1 Mayıs mitinginde görmüştüm. Gökkuşağı renklerinde bayrakları vardı. Hebun Toplumsal Cinsiyet Cinsel Yönelim Cinsiyet Kimliği Çalışmaları Derneği adı altında miting alanında kendi cinsiyet kimliklerini topluma göstermiştiler. Bu dernek gayri yasal olarak 2011 Mart’ında kurulmuş. Kürtçe bir sözcük olan Hebun, Türkçe ‘varoluş’ demek. Diyarbakır ve Güneydoğu’daki LGBT’ler (Lezbiyen biseksüel gay transseksüel) için güya mücadele ediyor. Şimdi birileri ‘neden saygı duymuyorsun’ deyip beni eleştirebilir. Neye saygı duymadığımı hemen sıralayayım.
Birincisi kentin bazı noktalarında özelikle de gayların fuhuş amaçlı faaliyet gösterdikleri iddiaları bana geldi. Emniyetteki kaynaklarım da bunu doğruluyor.Bazı açık ve kapalı mekanlarda insanları rahatsız edici hareketlerde bulunup cinsel kimliklerini dışa vuruyorlar. Bazen ailelerin geçtiği güzergahlarda bile edepsize hareket ve söylemlerde bulunuyorlar. Benim bu hareketlere asla saygım olmaz. Tepkim ve sitemim olur. Okul önlerinde nasıl ki uyuşturcu tacirlerine karşı tek yürek oluyorsak, bunların da okul önlerinde ve ailelerin geçtiği caddelerde terbiyesizce söylem ve hareketlerine karşı sessiz kalmamalıyız. Yoksa onlar kendilerini nasıl tanımlar, nasıl görür bu ne beni nede başka insanları ilgilendirmez. Bizi ilgilendiren kısım bunların toplumu rahatsız edici yaklaşım ve hareketleridir. Nasıl ki, misyonerlik faaliyetlerine karşıysam bunların da bir başkalarını kendi saflarına çekmek için gösterdikleri faaliyetlere de o denli karşıyım.
