Metropol kenti aylardır karanlığa mahkum eden bu kurumun başındaki beceriksiz yöneticilerin halen görevlerinde olması da yaşanan kesinti rezilliği kadar çok büyük bir rezilliktir, acizliktir ve ayıptır. Vatandaşa işkence çektiren bir yöneticinin görev başında olması çok ama çok büyük bir ayıptır. Bu resmen vatandaşla alay etme ve vatandaşı hiçe saymaktır. Halkın istemediği yöneticilerin iş başında olması topluma ve kentte büyük zarar verir. Tıpkı DEDAŞ’ın şuanda başında bulunan yöneticinin verdiği zarar gibi.
ister küçük isterse büyük çaplı iş yeri olsun, ister ufak veya büyük ölçekli gönüllü kuruluşlar olsun, isterse az veya çok personelli devlet kurumları olsun her işin ve her kurumun ve her kuruluşun başında birinci derecede sorumlu olan bir görevli bulunur. Teşkilatın başında yer alan ve mesuliyet taşıyan zevat ister bakan, ister vali, ster kaymakam, ister başkan, ister müdür veya şef sıfatını taşımış olsun; mahiyetinde çalışan kimselerden, yani personelinden daha iyi verim alabilmek, onları en güzel şekilde çalıştırabilmek için idarecilik, yani yöneticilik pozisyonu çok iyi ve en doğru şekilde değerlendirmenin gayreti ve çabası içinde olmalıdır.
Bir yönetici veya idarecinin nasıl olmalı diye defalarca buradan yazdım. Bir kez daha yazma gereği duyuyorum. Ben bu iş yerinin, kurumun, bu resmi veya özel dairenin başıyım” diyerek mahiyetinde çalışanlara zulmü reva görmemeli, sert ve haşin davranmamalı, asık suratlı ve çatık kaşlı olmamalı, kendisini en yükseklerde görüp yanında çalışan işçi ve memurları hakir görmemeli ve kas kas kasılmamalıdır. Güler yüz ve tatlı dilli idarecilerin mahiyetindekilerden daha fazla verim alındığı, kendilerine verilen işleri zamanında, hatta zamanından çok daha önceleri bitirdikleri uzun tecrübelerle sabittir. Bu gerçeği bilmeyen sertliği, asık suratlı, hatta kibir ve gurur illetine kapılmayı alışkanlık haline getiren idarecilerin personeli de işleri inadına ağırdan alır ve sarsaklaştır. Gerçek manada bir yönetici idareyi maslahatçı değil hakiki anlamda idareci olmalı, o görevde bulunduğu süre zarfında mahiyetinde çalışan erkek kadın küçük büyük herkesle samimi bir diyalog içinde hareket etmeli, barış ve kardeşlik ortamını en güzel şekilde tesis etmeli bu ve benzeri özellikler ile insani güzellikler; işin başında bulunan her idarecinin, her yöneticinin en aslı görevlerinden biri olmalıdır.
Başarının birinci koşulu samimiyettir. Bu nedenle insanların öncelikle samimi olmaları gerekir. Çünkü görevler birer tiyatro alanı değildir. Yöneticilerin yapmış olduğu görevler de bir tiyatro işi değildir. insan önce kendi yaptığı şeye inanmalı, saygı duymalı ve samimi olmalıdır. Sonra kendi sınırları içerisinde olan işlere başkalarını müdahale ettirmemelidir. Ama bunda da yanlış anlaşılma olmamalıdır. Bu dışarıya tamamen kapalı olma anlamına gelmemeli, nitekim hepimiz insan olarak çevremizden etkileniriz. Hiçbir şey yerinde durmuyor, gelişen, değişen, sürekli yeni buluşların olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Yönetici kendi görev alanlarında inisiyatif kullanacak düzeyde ise yönetici inisiyatifini kullanmalı ve başkalarına bunu devretmemelidir. Bu yetkiyi devredecekse, o kişilerin bu konuda yetkin ve uzman olmaları gerekir.
Herkes kendi işini yapmalıdır. Yönetici, kapısının ne zaman açık ne zaman kapalı olacağını, neyin söylenip neyin söylenmeyeceğini, neyin sır neyin şeffaf olması gerektiğini bilen adamdır. Bunu bilmeyen, bunu ayırt edemeyen kişilerin eğitim hayatlarının tekrar gözden geçirilmesi ve algılamalarının sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Yönetici sorunlardan kaçmamalı, sorunların üzerine gitmelidir. Cesur olmalı ve yerinde karar vermeli, hızlı karar vermeli, samimi olmalıdır. Bunların hepsi birleşince beraberinde başarı kendiliğinden geliyor.
Ama maalesef bugün önemli kurumların başında bulunan bazı yöneticiler bu özelliklerden yoksunlar. DEDAŞ Diyarbakır il Müdürü Sinan Şavata, malumunuz Genel Müdürlük tarafından geçtiğimiz aylarda bu göreve atandı. Aylar geçti ben halen il Müdürünü sahada görmedim. Bırakın sahada görmeyi kendi makamından bile halkı aydınlatacak, kesintilerin nedenini ve sorununun ne zaman çözüleceği gibi konularda kamuoyuna bilgi verdiğini görmedim. Görmedim çünkü bu hiç olmadı. Vasıfsız, istemeye istemeye görev yapan yöneticileri makamda tutmanın anlamı nedir bilemiyorum. Bir kent 9 saat kesintisiz kalıyor ve vatandaşa bilgi veren kesintinin nedenini açıklayan müdür yok. Gelişmiş ülkelerde bu hadise yaşansa inanın ne o kurumun müdürü kalır nede genel müdürü.