Açık söylemek gerekirse şuana kadar heyecansız giden bir seçim sürecini izliyoruz. Bu heyecanın önümüzdeki günlerde artacağı kesin. Zaten sahada heyecanlı ve kıyasıya bir yarış izlemek, elbette bizi de heyecanlandıracaktır. Heyecan olsun, sıkı ve kıyasıya bir yarış da olsun. Ama şiddet olmasın. Seçim sürecinin ve seçimlerin, demokratik, hukuk çerçevesinde herkesin bir birine saygı göstereceği ve huzur-güven ortamında geçmesi en büyük temennimiz.
Allah’a şükürler olsun ki, şuana kadar şiddetten uzak bir seçim süreci izliyoruz. Kavgasız, fiziki ve sözlü saldırılardan uzak bir havada her siyasi partinin adayı huzur ve güven ortamı içerisinde çalışmasını yürütüyor. Doğru olan da bu zaten. Herkes, demokratik, hukuk ve sükunet çerçevesinde siyasi çalışmasını yapmalı.
Bunun tersi zaten kabul edilmez olduğu gibi, şiddet, kaos ve çatışma hiç bir siyasi partiye yaramaz. Elbette ki, seçim sürecini provoke etmek isteyen olacaktır. Çatışma ortamını sağlamaya yönelik girişimler olacaktır. Önemli olan bunlara ışık tutmamak, bu tip kurulacak tuzaklara düşmemek. Toplum olarak bu anlamda son derece dikkatli ve hassas olmalıyız.
Kimse gerginlik, çatışma kavga istemiyor. Bütün siyasi partiler, "Aman ne olur hiçbir şey olmasın" diye çırpınmalı. "Aman ne olur, ne yapalım da gerilimi düşürelim, kan akmadan, insanlar zarar görmeden bir seçim geçirilmesini sağlayalım" demeli ve bu siyaseti izlemeli. Bu doğru bir siyaset anlayışı olur. Aklı başında hiç kimse şiddet istemiyor. Doğrusu Kürt siyaseti de istemiyor. Bu anlamda HDP’lilerin son zamanlarda tekrarladığı ‘Şiddetten uzak’ çağrı ve söylemleri var. Aynı çağrıyı geçtiğimiz hafta AK Parti Milletvekili adayı ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz da yaptı. Onların bu çağrısından da iyi anlıyoruz ki; böyle bir ortamda gerilim, kavga, şiddet kimseye yaramıyor. Hiç kimseye yaramıyor. Halka yaramıyor.
Hiç kimse için gerilim, kavga hayırlı olmaz. Kavga olmasın, barış olsun, silahlar sussun ve bu seçimler sükunet ve selamet içinde gerçekleşsin. Neticede hepimizin hayrına olacak şey budur.