Barış süreci ve Beşir Atalay

Barış süreci ve Beşir Atalay

imralı görüşmeleriyle başlayan barış süreci toplumda çok ciddi bir umut yarattı.

Bu içerik 1065 kez okundu.

Ancak bununla beraber provokasyonları da beraberinde getirdi. Sinop ve Samsun’da yaşananlar hiçte sürpriz olmadı.  BDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Sabahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü ve bağımsız istanbul Milletvekili Levent Tüzel, “yeni çözüm sürecini anlatmak için” Karadeniz turuna çıkmaları bu tür provokasyonların olabileceği açıkçası bekleniliyordu.

 

Onlara Sinop’ta yapılanlar, Samsun’daki tavırlar, nasıl organize bir provokasyonla karşı karşıya olduğumuzu, kapıda bekleyen tehlikenin ne kadar büyük olduğunu net bir şekilde anlatıyor. Evet, yeni çözüm süreci öncekilerden çok farklı. Toplumun büyük kesiminin desteği var. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da halk artık akan kanın durması, barışın gelmesi için güçlü bir irade ortaya koyuyor.

 

Kürt sorunu, Türkiye’nin en önemli sorunudur. Uluslar arası bir sorun haline gelmiştir.Bu sorunu çözen Türkiye’nin, bölgede ve dünyada yıldızı daha da parlayacaktır. Bu topraklarda hasret kaldığımız huzur, istikrar ve refahın kapısı ardına kadar açılacaktır. Bunu isteyenlerin sayısı bir hayli fazladır. Ancak bu işin bitmesini istemeyenlerde vardır. işte Sinop ve Samsun’da küçük bir grubu saldırtanlar bu işin bitmesini istemeyenlerdir. Hükümetin kararlılıkla çözmeye çalışması, iki güç odağını rahatsız etmektedir. Biri, devlet içindeki hukuk dışı yapı. Yani vesayetin statüko ağaları. Hala direniyor ve güç topluyorlar. Diğeri, Türkiye’nin, bölgede ve özellikle Ortadoğu, Afrika, Orta Asya, Balkanlar ve Kafkasya’da küresel bir aktör olmasını istemeyen bölge ülkeleri ve Batı dünyası. Türkiye’nin kendi değerleri, tarihi ve kültürel potansiyeli ile kendisi olarak, kendisi kalarak ayağa kalkmasını istemeyenler, çözüm sürecini engellemek için ellerinden geleni ardına koymayacaklardır.

 

Çözüm süreci, provokasyonlarla engellenmek istenecektir. Fakat provokasyonun en tehlikelisi, hassas illerimizde bir Türk-Kürt çatışması çıkarmaktır. Bu çok tehlikeli. Halkların kesinlikle bu oyuna gelmemesi lazım. Allah muhafaza en ufak bir çatışmada telafisi çok zor olacak sonuçlar alınabilinir. En kötüsü savaş baronları yani çözümü istemeyenler kına yakar.

 

 

Sinop’ta BDP’lilere yönelik o çirkin saldırıya Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın şiddetle karşı çıkması, BDP’ yi sahiplenmesi son derece önemli. Sinop’ta yaşananların  CHP ve MHP'lilerden oluşan grupların orada bir provokasyonun içinde yer aldıklarını söylemesi çok yerindeydi. Özelikle Başbakan’ın ‘  Beğen beğenme, gelenler, ülkenin seçilmiş vekilleri. Toplantılarını izlemeye de mecbur değilsin! Saygı duymak zorundasın. Ama bunların ruhunda saygısızlık var’ sözleri büyük takdir topladı. Bu yaşananlara CHP sessiz kaldı. En dikkat çekeni ise CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun sessizliğiydi.

 

 

CHP, tüm Türkiye’ye samimiyetsizliğini, ulusalcıların güdümünde olduğunu bir kez daha gösterdi. Güneydoğu Anadolu bölgesinde şuana kadar sadece tabela partisi olan CHP’nin bu tavır, söylem ve politikaları, bölgede tabelasını bile asamayacak duruma gelmesine neden olacak. Hiçbir Kürt CHP’ye oy vermeyecek gibi, CHP’nin bu topraklarda adını bile silecek. CHP bunu hakta ediyor. CHP, kalesi olan Tunceli’de bile ağır bir darbe yedi. Orada da ciddi şekilde kan kaybediyor. Eski Milletvekili Sinan Yerlikaya, AK Parti’ye geçerek, CHP’ye büyük bir darbe indirdi.  CHP bu politikalarıyla bana göre yüzde 20’nin altına düşecek. Ve bu iniş hiçte sürpriz olmayacak.

 

Neyse biz asıl konumuza dönelim. Malumunuz Hükümetin 2009 yılında başlattığı demokratik açılım projesinin koordinatörü ve şuan da yürütülen barış  sürecini yöneten isim olan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, bugün Diyarbakır’da çok önemli toplantılara başkanlık edecek. Beşir bey, Başbakan’ın talimatıyla dün akşam beraberinde bir heyetle kentte geldi. Ayağının tozuyla dini kanaat önderleriyle bir araya gelerek süreç hakkında bilgi alış verişinde bulundu. Sürecin mimarı Atalay, bugün de kentteki sivil toplum örgüt temsilcileri ile bir araya gelerek süreci masaya yatıracak.

 

Sayın Atalay’ın Diyarbakır ziyareti oldukça önem taşıyor. Yapılacak toplantılar basına kapalı olarak gerçekleşiyor. Toplantıların ardından Atalay bugün yapacağı basın toplantısıyla kamuoyunu bilgilendirecek.  Toplantının organizasyonunu bana gelen bilgilere göre Valilik yapıyor. Yani toplantıya çağrılan isimleri Valilik belirliyor. Bence hiç konuşmayanlar yani medyada konuşmayan isimler çağrılmalı. Bu adam şucu, bucu denilmeden toplantıya çağrılıp birikim ve tecrübesinden faydalanılmalı.

 

Ben sürecin mimarı olarak gördüğüm ve samiyettinden asla şüphe duymadığım sayın Beşir Atalay’ın başkanlığında Diyarbakır’da gerçekleşecek toplantının barış sürecine olumlu katkı yapacağını umut ediyorum.

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
Diyarbakır’da 22 yaşındaki kadın öldürüldü
Diyarbakır’da 22 yaşındaki kadın öldürüldü
Diyarbakır’da büyüleyici gece: Gizemli cisimler görüldü
Diyarbakır’da büyüleyici gece: Gizemli cisimler görüldü