Çatışmalı ortamın yoğunlaştığı, anaların ağladığı, yüreklerin dalgalandığı günler yaşıyoruz maalesef hep beraber. Elbette ki, buna seyirci kalınmamalı. Bu süreçte herkese görevler düşüyor. Siyaset kurumuna çözüm için adım, topluma da sağduyulu davranma gibi görevler düşüyor. Herkes üzerine düşen rolü iyi oynamalı. Savaştan, kan üzerinden siyaset yapan, akan kandan beslenenlere inat toplumun yüksek bir sesle ‘Barış’ diye haykırması gerekiyor. Rolünü iyi oynayan bir sanatçı var. Şu ana kadar duruşuyla, karakteriyle ve adam gibi adamlığıyla toplumun fevkalade beğenisini kazanmış bir sanatçı olarak gördüğüm Yavuz Bingöl’ün ilk defa dün dinlediğim ‘Barış Türküsü’, beni son derece etkiledi. Ben inanıyorum ki, benim gibi milyonlarca insanı da etkileyecek.
Dün öğlen saatlerinde yazıma başlarken bir haber kanalındaki oturum dikkatimi çekti. Sinan Çetin’in yönetmenliğini yaptığı ‘Çanakkale Çocukları’ adlı vizyona girecek filmin konu alındığı oturumda filmin oyuncularından sanatçı Yavuz Bingöl vardı. Önce Yavuz Bingöl ardından da filmin yönetmeni Sinan Çetin, vizyona girecek olan ‘Çanakkale Çocukları’ adlı filmi anlattı. Ünlü yapımcı ve yönetmen Sinan Çetin, filmin savaşı öven ve teşvik eden bir film olmadığını, savaş öncesi elde edilen zaferin anlatıldığını söyledi.
Ardından ünlü sanatçı Yavuz Bingöl, canlı yayında ‘Barış Türküsü’nden bir dörtlük okudu. Yavuz Bingöl’ün okuduğu dörtlük, bizim de duygularımızı tercüme ediyordu. O muhteşem dörtlüğü hemen sizlerle paylaşayım:
Yavuz Bingöl, ‘Barış Türküsü’ adlı şarkısında şöyle söylüyor;
Yeter artık sussun bütün silahlar, ağlamasın artık analar. Kucaklaşsın herkes. Bin yıldır kardeşiz bitsin bu acılar.
Bu ifade edilenlere katılmamak mümkün mü? Anca kandan beslenenlerin karşı koyacağı ve eleştireceği bir türkü. Yavuz Bingöl muhteşem okumuş. Bunu yazanı yürekten kutlamak gerekir. Çatışmalı sürecin yoğunlaştığı, kanın her geçen gün artarak aktığı ve anaların ağladığı bu günlerde bu türkü inanın toplumun duygularını tamamen tercüme ediyor.
Evet. Bugünlerde toplumun daha çok ses çıkarması gerekiyor. içinden geçtiğimiz süreç çok kaygılı bir süreç. Birlikte yaşam duygusunun git gide azaldığı bir süreçten geçiyoruz. Kimse ‘Ben ne yapabilirim, elimden bir şey gelmez’ diye düşünmemeli. Herkesin yapabileceği bir şey vardır. Yavuz Bingöl bir sanatçıdır. Yapabileceği şey, şarkılarıyla toplumun duygularına tercüme olmaktı onu da layıkıyla yaptı. Okuduğu türküde verdiği mesajlar çok anlamlı ve önemli.
Buradan başta Kürt kökenli olmak üzere sanatçı ve sinema artistlerine de büyük görevler düştüğünü belirtmemiz lazım. Sanatsal alanda onlarda akan kanın durması, barışın sağlanması anlamında ses çıkarmaları lazım. Mesela ‘Demokratik açılım’ projesi kapsamında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen, açılımı destekleyen sanatçılar neredeler? Neden sesleri çıkmıyor. Bu meselelerde her zaman takdir ettiğimiz bir Sezen Aksu, bir Hülya Avşar, bir Mahsun Kırmızıgül, Yılmaz Erdoğan ve daha yüzlercesi, neden akan kana seyirciler.
Herkesin elini taşın altına bırakması gerektiği bir süreçteyiz. Toplumun hiçbir ferdi özelikle de ülkenin batı bölgesinde yaşayan Türk kardeşlerimiz sesiz kalmamalı. Hem onlara daha çok görev düşüyor. Gelin hep beraber Yavuz Bingöl’ün ‘Barış Türküsü’nü söyleyelim.