En önemlisi de toplumun değişimine ve gelişmesine aracılık eden medya mensupları, yaptıkları işten tam olarak haberdar değiller. Tabiki işlerini dört dörtlük yapanlar var. Onlara diyeceğim yok. Ancak medyayı çıkar ve başka amaçlar için kullananlar, sebep oldukları değişimin bilincinde olmadan bir o yana bir bu yana savrulurlar.
Bir zaman sonra ellerindeki medya aracının havasına kapılarak temel değerlerinden uzaklaşırlar. Bundan haberleri bile olmaz. Akabinde hem kendilerini hem de kendilerini takip eden hedef kitlerini uçurumun kenarına götürerek düşüp düşmemekle başbaşa bırakırlar. Oysa ellerindeki medya aracına ve yaşanan değişimlere farklı bakabilmeyi başarırlarsa işler çok farklı olur.
Medyanın temel üç görevi vardır. Bunlar: bilgilendirmek, eğitmek ve eğlendirmektir. Genellikle de yapılan her çalışmada farklı şekillerde bu üç faktörü açık bir şekilde görürüz. Tabiki pasif izleyiciler bunu ne kadar fark ediyorlar bilmiyorum. izlediklerimizin ve okuduklarımızın bizleri nasıl bir yola soktuğunu bilirsek hayatımızın gidişatına da o şekilde hakim oluruz.
Medya, insana tarifi imkansız bir güç verir. insan, bildiği kadarıyla hürdür. Bilmedikleriyle de farkındanlıktan uzak bir tutsaklık yaşar. Genel anlamıyla bilginin temel kaynağı 'bilgi güç demek' olduğu için medya mensubunun elinde büyük bir güç vardır. Bu gücü bilerek kullanmak ile bilmeyerek kullanma arasındaki fark, bilmek ile bilmemek arasındaki fark gibidir. Bunun topluma yansıma şiddeti de o oranda büyük ve etkileyicidir.
Aynı zamanda medya, çok büyük sosyal bir platform alanıdır. insanların buluştuğu, gündemdeki konu ve sorunların tartışıldığı modern bir halk çemberidir. Böylece kişisel dünya görüşleri için bir altyapı ve önü açık bir referans noktası sunan medya, büyük halk kitlelerini aynı kılıfa sokabildiği gibi farklı farklı kılıflara da sokabilme gücüne sahiptir. Bunun farkında olmak istediğimiz kılıfa girmek olur. Yoksa medyanın istediği kılıfa girmeye mahkûm oluruz.
imajların yansıtılması hem kişiler bazında hem de kurum bazında çok büyük önem arz eder. imaj çalışmaları, farklı şekilde yapılabilir. Ancak bunun en etkileyici yeri medyadır. Bunun farkında olanlar en başlara oturmuşlar bile; ama farkında olmayanlar yerlerinde saymaya devam ediyor. Ne zaman hareket edecekleri bilinmez. Belki dile getirdiklerimiz, yapmak isteyip de; ama nasıl yapacağını bilmeyen kişilere az da olsa katkı sunmuş olur.
Medya, eğlence, ilginç şeyler bulmak, oyalamak, sosyal ilişkilerin yerine, kişilik değerlerin kontrolü için kullanılabilir. Ancak henüz bu aşamaya gelemedik. Günümüzdeki medya, kişilik değerlerinin kontrolunu sağlamak bir yana; adeta kişilik değerlerini zedelemek için çalışıyor. Bilinçsiz medya kullanıcıları ve tüketicileri bu durumun böyle olmasında büyük gayretleri yok değil. Bu durumdan şunu anlıyoruz: medya kumandası elimizde nasıl değiştirirsek öyle sonuç verir. En başta da kumandanın medya patronlarının ve yönetenlerin elinde olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.
Yukarda saydığımız özelliklerin yanında medyanın şehirler için büyük önem taşıdığını biliyoruz. Bu önem o kadar büyüktür ki boyutlarını bilemeyiz. Çünkü toplum büyüklüğünün boyutları da çoğu zaman bilinmez. Bu nedenle hem yerel hem de ulusal basın Diyarbakır’ın iyi imaj kazanması için pek fazla uğraşmadıklarını görüyorum. Bu da Diyarbakır’a zarar verdikçe veriliyor. iyilikler anlatılmadan kötülükler göklere çıkarılıyor. Bu nedenle memleketimizin eşi ve benzerine rastlanır mı bilmem ama bu memlekete herkes iyi yaklaşmak zorundadır. Çıkar ve menfaate bırakılmadan bazı şeyler, değişebilmelidir. Yoksa en sonunda hepimiz zarar görürüz.
Gördüğümüz gibi medya toplumu kapsayan büyük etkilere sahip. Sahip etkiler aynı zamanda gücünü gösteriri. Bu gücü, kullanarak çözülmeyecek sorun ve yapılmayacak iş yoktur. Bu nedenle bunların olmasını istiyorsak bilinçli medya takipçisi olmamız gibi medyayı şehrimizin ve aynı zamanda da ülkemiz için çok iyi kullanmalıyız. Kaybedeceğimize hep beraber kazanalım.
