Bu insani ve vicdani olmayan yöntemlere başvuran her kim olursa olsun toplumda deşifre edilmesi gerekir, itibarsızlaşması gerekir. insan elbette bir makama gelmeyi hedefler. Bu son derece normal ve bir hak. Ancak bunun yöntemi insanlara iftira atmakla değil, çalışkanlığı, dürüstlüğü, hizmeti ve mütevaziliğiyle olması en makbulüdür.
Öncelikle iki haftadan buyana sizlerle olamamanın üzüntüsünü yaşadığımı belirtmek isterim. Kısa bir süre sonra Gazetemiz Güncel’in Ankara Şubesini açacağımızdan dolayı Ankara’da bulunuyorum. Bu nedenle yazı yazmaya pek fırsat bulamadım. Bu mazeretimi anlayışla karşılar özrümü kabul edeceğinizden son derece eminim.
Evet. Bugünlerde Diyarbakır’ın önemli gündemlerinin başında şüphesiz ki, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı seçimleri var. Adaylar harıl harıl çalışıyor. Ben hepsine başarılar diliyor yapılacak seçimlerin demokratik, dürüst ve sağduyulu geçmesini ve sonuçta da kim kazanırsa kazansın Diyarbakır için hayırlı olmasını umut ediyor ve diliyorum. Diğer bir gündemde Diyarbakır’a yeni atanan Vali Cahit Kıraç. Elazığlı olan ve uzun yıllar önce Kulp ilçe Kaymakamlığı görevini de yürüten eski izmir yeni Diyarbakır Valisi Cahit Kıraç’ta bu hafta görevine başlıyor. Sayın Vali’ye yeni görevinde başarılar diliyoruz. Onunda tıpkı Mustafa Toprak gibi kentte ve halka hizmet edeceğinden zera-i miskal kadar şüphe duymuyoruz.
Bir diğer gündem de AK Parti Diyarbakır il Başkanlığı. Aslında bu pek kamuoyuna yansımayan gizli kalan ancak siyasetle ilgilenen özelikle de AK Pari’yi takip edenler tarafından bilinen bir mesele. Birileri Diyarbakır’a hizmet etmek için yola çıkan ve bu uğurda çaba gösterenlerin önünü kesmeye çalışıyor. Burada amaçta çıkar, menfaat ve koltuk sevdası olduğu ap açık önümüze çıkıyor.
AK Parti Diyarbakır il Başkanı Av. Aydın Alaç’ı iyi tanırım. Bu da çok eskilere dayanır. Son derece mütevazi, dürüst, doğru ve pozitif bir kişiliğe sahiptir. Aydın Altaç atamayla geldi. Yani Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan tarafından atandı. Önce ekibini kurdu sonra da çalışmalara start verdi. Benim şuana kadar işittiğim olumsuz bir vaka olmadı. Çalışmalarda bir takım eksiklik var. Kurumlardaki bir takım eksikliklerin, vatandaşın sağlıklı ve kaliteli, hizmet almasına engel teşkil eden bir takım sorunlara yeterli oranda müdahale edilmiyor. Saha çalışmalarında eksiklik var. Bu eksikliklerden dolayı eleştirmek elbette son derece doğaldır. Ancak siz kalkıp aslı astarı olmayan iddialarla eleştirmeye kalkarsanız, bunun adı iftira olur. Belden aşağı vurmak olur. Bu da ne insani nede vicdani olur.
Bir insanı yaptığı hatadan dolayı eleştirebilirsiniz, eksikliğini ifade edebilirsiniz veya varsa bir suçu bunu deşifre edip onun toplumda itibarını bile düşürecek yöntemlere de başvurabilirsiniz. Ama iftiralarla bir insanı yıpratmazsınız. Bu size hiçbir şey kazandırmaz. Sadece adınız ‘iftiracı, dedikoducu’ olur. işte o zaman toplum içinde sizin itibarınız kalmaz. Bir başkasını yıpratayım derken kendinizi yıpratır itibarınızı kaybedersiniz. Tıpkı AK Parti Diyarbakır il Başkanı Aydın Altaç ve ekibi hakkında iftira atanlar gibi. Bakın bu yönetim çok kısa bir süre önce iş başına geldi. Yönetim kurulu üyeleri daha bir birlerini tanımadan başlandı genel merkeze imzasız ve isimsiz mektuplar. El insaf ya.
Bu sadece AK Parti teşkilatı için değil. ister özel, ister resmi kurum olsun. Bir kurumun başına gelen yönetimi ilk günden belden aşağı vurmak insani değildir. Ve bende bu haksızlığın karşısında susan bir şeytan olmayı asla kabullenmem. Bir yerde haksızlık varsa birine haksızlık, adaletsizlik yapılıyorsa ve iftira atılıyorsa bunun karşında durmak önce insan olarak görevimiz. AK Parti il yönetiminde tanıdıklarımda var, tanımadıklarımda. Birileri genel merkeze ha bire il başkanı ve yönetimden bazılarını şikayet ediyor. Bazı isimler hakkında farklı farklı iddialar kağıda dökülüp isimsiz şikayet dilekçeleri gibi gönderiliyor. Mesele ilk vuruş Bedirhan Akyol üzerinden yapıldı. Neymiş efendim daha önce örgütte yardım yataklıktan dolayı cezaevine girmiş. Bu çok büyük vakaymış gibi gündeme getirildi. Ardından il başkanı ve bazı yönetim kurulu üyelerine yayıldı. Bununla iliği araştırma yaptım. Şikayet edilenler de haklarındaki iddiaların ispatlanmasını ve ispatlanması halinde de istifa etmeye hazır olduklarını söylüyorlar. Ve ekliyorlar, ‘ Artık gerçek dışı yalan ve iftiralara kulak tıkadık işimize bakıyoruz. Kimse bizi kentimize, halkımıza ve partimize hizmet etmekten alıkoyamaz’
insan enerjisini hak yolunda hizmet yolunda kullanmalı. iftira atmayı dinimiz islam’da yasaklıyor ve bunun çok büyük bir günah olduğunu buyuyor. Öyleyse neden insanlara iftira atma anlayışından vazgeçmiyoruz. Kendi çıkar, menfaatimiz için neden bir başkasını işlemediği bir suçla yargılıyoruz. Artık bırakalım makamlara gelen insanlar hizmet etsin. Varsa hataları, suçları ve kabahatleri elbette ki, hep beraber eleştirmeliyiz, hatta hesap sormalı ve onun daha fazla zarar vermesini engelleyecek tedbir alıp işgal ettiği makamdan alınmasını sağlamalıyız. Ama yoksa bir kusuru amacı sadece hizmet etmekse, bizde sırf o koltuğa oturmak için iftira atmamalıyız, enerjisini ve hevesini düşürmemeliyiz. Bırakalım herkes işini yapsın.
