Advert
Kim bu canavar??

Kim bu canavar??

Bu içerik 6963 kez okundu.
Güneşin çayları demlediği soğuk bir Aralık sabahı.  Geceden kalan aşk yorgunluğu ve ağlayan birkaç kitap. Okumaya kıyılamayan kitaplar vardır çoğumuzun hayatında. Aslında çok merak ederiz içinde ne yazdığını ama okuduğumuzda onu anlarız diye okuyamadığımız, okumaya kıyamadığımız kitaplar.
Kitap yazarlarına gerçekten bayılırım. Milyonlarca kitap, binlerce yazar var. Ve hepsinin birbirinden farklı onmilyonlarca içeriği. Bu büyük farklılıkları tek bir çatı altında toplayan ortak bir amaçları var kitapların ve bunları kaleme alan yazarların.
Kitaplar; okuyucuya birşeyler anlatmak için yazılmıştır. Anlatılan konular her ne kadar farklı olsa da amaç birdir.
Son okuduğum kitapta bir canavardan söz ediliyordu. Adını bir türlü hatırlayamadığım. Bu yüzden bu haftaki sohbetimizde sizden bu canavarın ismini isteyeceğim. Önce ben size konuyu ve olayları anlatacağım sizde bana bu canavarın kim olduğunu söyleyeceksiniz.
Olay şöyle geçiyor;
On beş yaşlarında bir kadın kucağında Diyarbakır’ın bir sokağında geçiyor. Ara sokaklarda ergen çocuklar bunun peşine veriyor. Zavallı kızcağız kucağındaki bebeğiyle hızlı adımlarla ana yola varmaya çalışıyor. Yola varıyor ve biraz yavaşlıyor. Soluklanıyor ve soluklandıkça adımları yavaşlıyor. Başında beyaz işlemeli bir örtü. Masum bir yüzü ve burnunda hızması var. Bebeği küçük olmalı. Kolları çıplak değil aslında ama giysisi biraz kısa olmalı.  Biraz daha ilerlediğinde kahvede oturanlar buna laf atıyor. Herkes arkasından oruspu ve fahişe diyor. Nerden bilecekler ki on üç yaşındayken tecavüze uğradığını ve abileri tarafından tecavüzcünün öldürüldüğünü, ailesi tarafından töre cinayetinden kaçıp farklı bir şehire geldiğini, bebeğiyle sokakta kaldığını.. Kim nerden bilecek ki?
Yirmili yaşlarda, mavi gözlü, buğday tenli ve ön dişleri kırılmış çok güzel yüzlü bir delikanlı.  Kilolu. insanlar bununla dalga geçiyor. Şişko, şişman diye… Genç evinden çıkamıyor dışarıya. Her gün o kapalı evde canı sıkıldığı için aldığı sandalye ile kapının önünde oturmak ister. Tam o sırada yan komşunun evine gelen otuz yaşlarındaki delikanlı hiç utanmadan ona şişman der ve dalga geçer onunla. Nerden bilecekler ki kilosunu hızla arttıran bir hastalığı olduğunu. Bu hastalığın tedavisi için yeterli paraları olmadığını ve bu yüzden suçsuz yere ev hapsiyle cezalandırıldığını... Kim nerden bilecek ki?
Demirciler sokağındaki kahverengi sandalyeli çay ocağına her gün saat beş sularında gidip gece on’a kadar bekleyen suratının bir yarısı( gözleri dahil) parçalanmış yaşlı amcaya insanlar Çirkin diyor. Kötü diyor ve sürekli dışlıyor. Dalga geçiyorlar ve alay ediyorlar. Adam sokakta yürüdüğünde insanlar tiksiniyormuş şekilde hareketler ediyor. Nerden bilecekler ki amcanın ülkesini kurtarması için girdiği savaşta gelen bir mermi yüzünden suratının bir yarısını ve gözlerinden birini kurban ettiğini. Kim nerden bilecek ki?
Geçen lösemili arkadaşlarımdan birini ziyarete gittim. Giderken ellerimde mis kokan çiçeklerden götürdüm. Her zaman gitmeye çalıştığım bir bayan arkadaşım. Eski fotoğraflarda da şuan ki kadar güzel ve mutlu ki anlatılması imkansız. Sohbet sırasında birden ağlamaya başladı. Merak ettim sordum neden ağladığını. Sokakta yürüdüğünde insanların ona kel dediğini ve bunun yüzünden dışlandığını söylüyor. Nereden bilecekler ki bu kadının kanser hastası olduğunu. Kanser yüzünden saçlarının döküldüğünü ve onunda kanserden önce çok güzel saçları olduğunu nerden bilecekler ki. Kim nerden bilecek ki?
Çarşıda yürüdüğümüzde  direğe tutunmuş ve derin derin nefes almaya çalışan bir vatandaş için yanımdaki arkadaşım ‘’Aman biraz zayıflasın şuna bak’’ diye söyleniyor. Nerden bilecekler ki kişinin astım hastası olduğunu. Kim nerden bilecek ki?
Arkadaşlarıyla birlikte lüx bir restoranta gitmek zorunda kalıp mönüden sadece çorba isteyen arkadaşın arkasından ‘’bu ne cimrilik abi ya’’ diye dedikodu yapıyorlar. Nerden bilecekler ki çorba içecek parayı da bir arkadaşından borç alıp o ortama girdiğini. Kim nerden bilecek ki?
Evlerinde artık yemekleri biriktirip çöp poşetiyle iyicene bağladıktan sonra konteynıra atıp kapağını kapatıyorlar. Aç hayvan görüyorlar ama o poşeti attığı konteynırın kapağını ısrarla kapatıyorlar. Aman nasıl olsa buluyor birşeyler aç kalmaz onlar diyorlar. Nerden bilecekler ki o yemek kapalı durduğu sürece onların yaşayamayacağını. Kim nerden bilecek ki?
Belediyelerin kurdukları su kaplarına sigara izmariti atıyorlar, nerden bilecekler ki hayvanların oradan su içeceğini, Çiğnedikleri sakızları sokağa atıyorlar. Nerden bilecekler ki kuşların onu yemek sanıp yedikten sonra öldüklerini. Zevk uğruna avcılık yapıyorlar ve spor diyorlar. Nerden bilecekler ki o hayvanın ekosistemden yok olması ne kadar büyük bir tehlike olduğunu.
Amannn kim nerden bilecek ki?
işte bunların hepsini yapan bir canavar var. Çok merak ediyorum adı nedir acaba?
DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
Ensarioğlu: PKK lağvedilirse kayyuma gerek kalmaz
Ensarioğlu: PKK lağvedilirse kayyuma gerek kalmaz
Diyarbakır Valisi 3 yıldır bitmeyen hastaneye el attı
Diyarbakır Valisi 3 yıldır bitmeyen hastaneye el attı