Kimin savaşı?
	Elinde silah bulunduranların savaşı mı?
	Halkın savaşı mı?
	Gördüğümüz ve anladığımız kadarıyla halkın savaşı değil ya da halk adına verilen bir savaş değil!
	Elinde silah bulunduranların güç ve iktidar savaşı!
	Taraflar birbirlerini temizlemekle ‘tehdit’ ediyor, bizler de izliyoruz.
	Bu arada ölenler kimsenin umurunda değil.
	Ölüler üzerinden yürüyen ‘ölü sevici’ bir politik duruş sergileniyor. 
	Ne kadar politik duruş ise artık
	Omurgasız bir politik duruş
	‘Barışı’ ‘Savaşa’ eviren omurgasız bir politik duruş.
	Karşılıklı ‘temizleme’ tehditlerinin havada uçuştuğu, kimsenin kimseyi temizleyemediği, ancak iki tarafında halkı bulundukları alandan temizleyen, hepimizin bildiği mevcut politik duruş. 
	Zaten anlamlı bir duruşta değil
	Kürtleri de Türkleri de yaralayan bir politik duruş
	Daha fazla devam ettirmeye ve övünmeye gerekte yok
	Bu denli ölümlere neden olan, yüz binlerce insanın evini barkını terk etmesine zemin hazırlamış olan bu ‘kirli savaşın’ muhatapları bize/bizlere barışı sundukları yakın geçmişi unutmuş gibi görüntü verseler de unuttuğumuzu sanmasınlar. Barış umudunu savaşa mahkûm edenlerin asıl hesap verilmesi gereken kesimin halk olduğunu sanırım biliyorlardır.
	Kürdün de Türkün de ölülerini birbirinden ayırmadan toplamının hesabının sorulacağı ortak bir zemin ortaya çıktığında savaş yanlılarının bu ölümlerle ilgili savunmalarının ne olacağını merak ediyorum. 
	Zaman ilerledikçe
	Sokağa çıkma yasaklarının gün sayısı uzadıkça
	Ölüm sayısı arttıkça
	Kızıyorum/kızıyoruz
	Halkımızın/Halklarımızın kızgınlığı giderek artıyor
	Bu kızgınlığın yükselen boyutunu hesaplaması gerekenler elbette ki bizler değiliz. 
	Hesaplaması gerekenler bu kızgınlığa sebep olanlardır. 



