Çevre Şehircilik bakanının Diyarbakır’ın Sur içi bölgesinin restorasyonu/değişimi/dönüşümü ile ilgili yaptığı toplantıda kulağa hoş gelen, ancak pratikte karşılığı olmayan önerilerinin kamuoyunu yeteri derecede ikna etmediğini görüyor ve anlıyoruz.

Her ne kadar toplantıya katılan STK temsilcileri ikna olmuş yâda ikna olmuş gibi bir duruş sergileseler de, önümüzdeki zaman diliminde tanık olacakları uygulamalar, onları da bu ikna sürecine mutlaka katacaktır.

Çünkü ortada büyük bir rant kavgası var!

O savaş başlarken, sokaklarda, tarihi bölgede ‘Rant savaşı’ olacağı konuşuluyordu.

Sokakların sesi, sağduyusu, öngörüsü haklı çıktı.

Çevre Şehircilik Bakanı geldi, herkesi topladı, tehdit içerikli yumuşak bir üslupla, ‘Kayseri usulü’ pazarlık şartlarını ortaya koydu, karşı pazarlık şansı vermeden, ‘Gerisini siz düşünün’ dedi, çekip gitti. 

Galiba, islami kurallara göre karşılıklı pazarlığın sünnet olduğunu unuttu.

Cılız birkaç ifadenin dışında Belediyelerden de yüksek bir ses çıkmadı.

**

Tartıştığımız bölge, yani Sur içi bölgesi ‘Özerklik’, ‘Özyönetim’ ilanının gerçekleştiği bölgeler. 

ilan edilmişti, uygulamasına tanık olmadık.

Tersi oldu.

AKP Devleti geldi, yakıp, yıktı, dümdüz etti, şimdi çevre şehircilik bakanlığı marifetiyle ‘Özerklik’, ‘Özyönetim’ ilan ediyor!

Hadi bakalım.

Şimdi gel buradan yak!

**

HDP Milletvekili Altan Tan, filmin ortasında kısmen değinse de, son sözlerini filmin sonunda daha net cümlelerle ifade etti. Ancak, son söz finalin oynanmasına engel değil. 

Sur’da final sahnesi oynanıyor.

Normal savaş bitti, dökülen kan üzerinden paylaşım savaşı başladı!

Şimdi ‘savaşın baronları’ devrede.

Şimdiden paylaşım noktalarının tespitinin yapıldığı duyumları Diyarbakır’da konuşuluyor. Halk, yazılan senaryonun başlangıç noktasını önceden tahmin ettiği gibi, senaryonun son sahnelerini de iyi analiz ediyor.