Siyasette değişimin şart olduğu konusunu tartışmamız gerekiyor galiba.
Bunu kendi içinde en iyi şekilde gerçekleştiren, topluma da istediği sunumu yapabilen tek parti AK Parti. Kesintisiz 3 dönem iktidar olmanın rahatlığıyla eski-yeni karışımı ile her seferinde topluma yeni bir sunum yapmayı çok iyi biliyor AK Parti. Görev bekleyen beklemeyen hazır kadrolarıyla, sadece hükümette görev almaya kilitlenmemiş bir duruşla yol yürüyüşüne devam ediyor.
‘Kol kırılır yen içinde kalır’ mantığı ile lidere odaklanmış bir tarzın kabullenmiş olduğunu görüyoruz AK Parti’de. Seçmeninden oy olma sorununu bir şekilde çözmüş olmanın verdiği rahatlıkla da, ülkenin en can alıcı sorunu olan ‘Kürt Sorunu’nun çözümü konusunda da zaman zaman sıkıntılı durumlar ortaya çıksa da kendi içinden herhangi bir tepki-eleştiri de almıyor.
Türkiye cumhuriyeti yasalarına göre ‘illegal’ bir parti ile sorunun çözümüyle ilgili diyalog ve müzakere çalışmalarını şimdiye kadar MiT ve Beşir Atalay kanalıyla yürüten AK Parti, son hükümet değişikliğinden yansıyanlar kadarıyla bir-iki adım daha öteye götürmeye, çıtayı biraz daha yükseltmeye çalışıyor.
Yani hükümetle birlikte sürecin aktörlerinin sayısının arttığını görüyoruz. Bülent Arınç, Yalçın akdoğan, Kamu Güvenlik Müsteşarlığı kurumu, MiT ve doğal olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu ile 2015 genel seçimlerine kadar olan süreçte daha yoğun bir dönem başlayacak gibi. Görünen o ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da bu organizasyonun dışında kalmayacak. AK Parti iktidarı, bundan sonraki süreçte önündeki tek sorunun ve engelin Kürt meselesi olduğunu birinci gündem maddesi yaparak, 2015 Haziranında yapılacak olan genel seçimleri hedef tahtasına oturtacak. Çünkü iktidarını devam ettirebilmesi için hala Kürt oylarına ihtiyacı var AK Partinin. Bu konuya açık olduğunu Kürt kamuoyuna sundukça, bütün eksikliklerine rağmen yürüyen sürecin tıkanmaması adına Kürt oylarının teveccühünü görmeye devam edecek gibi görünüyor.
Yeni hükümet, sürecin yeni aktörleri ve yapacakları çalışmaların, atılacak yeni adımların ne olacağını Türkiye ve Kürt kamuoyu merakla bekliyor. Aynı şekilde, PKK ve Kandil yönetimi de bunu bekliyor.
Tabi bunların dışında ve en önemlisi imralının vereceği mesajlardır.
Abdullah Öcalan, yeni hükümeti nasıl okuyacak?
Sürecin yeni aktörleriyle diyalog ve müzakere sürecini nasıl yönetecek?
Bununla ilgili öneri ve düşünceleri ne olacak?
Eylül ayı içinde vereceği mesajların içeriği nasıl olacak?
Bekleyip, göreceğiz..