HDP- DBP- ESP ilçe örgütleri, Türkiye’nin çeşitli cezaevlerinde başlatılan açlık grevleriyle ilgili ortak bir basın açıklaması yapıldı. Ortak açıklamayı yapan HDP Ergani ilçe Başkanı Halil Akçay, Devletin kendi yasalarına saygılı davranabilmesi için bir ülkede insanların yüz günleri aşan açlık grevi ile bunu dilendiriyorlarsa o ülkede ne hak, ne hukuk, ne adalet ve nede vicdanlardan bahsedilemeyeceğini söyledi.

 “DEVLET DÜŞMANLARI OLARAK iLAN EDiLDiLER”

iktidar ve Devlet yönetimi kendi erklerini sürdürmek için topluma korku salarak sürdürmek istiyorsa bugün iktidar ve devlet nezdinde muhalif olan herkes potansiyel suçludur, derdest edilmesi gereken kişiler olarak görüldüğüne işaret eden Akçay, “Ne yazık ki hukuki, idari kamu adına yetkilendirilen tüm oluşumlar toplumu susturma, bastırma ve itaat etmeyle uğraşıyorlar. Yüz günleri aşan açlık grevleri sonucunda yaşamlarına son veren insanların cenazeleri ailelerine verilmedi hastanelerden kaçırılarak defin işlemleri yapılmadan gömüldüler Bu zalimliğe karşı başta aileleri ve duyarlı tüm kesimlerin çığlıkları “Devlet düşmanları “ olarak ilan edildiler” ifadelerini kullandı.

“ÇÖZÜM ÜRETiLMiYORSA ORADA iNSANLIK ÖLMÜŞ DEMEKTiR”

Akçay, Bu gün içeride, dışarıda sayıları binleri aşan insanlar ‘kendi hukukuna uy‘ talebiyle açlık grevlerinde ise bu sesi duymama çözüm üretmeme biçiminde bir yaklaşım sergileniyorsa orada insanlık ölmüş demek anlamına geldiğini ifade ederek, şöyle dedi: “Daha 3 gün önce Gebze Ceza Evi önünde çocuklarının çığlıklarına ses olmak isteyen yaşlı analara yönelik polisin saldırgan tutumu her kesin hafızasında cap canlıdır. Adeta polisin önlerinde zorla yürütülen insan değil sanki bir hayvan sürüsüymüş gibi yapılan muamele toplumun vicdanında hep yer edinecek ve hesap sorulması istenecektir. Yine benzer bir olay Mardin in Kızıltepe ilçesine kameralar önünde yapılmıştır bu zulmü uygulayan ve uygulatan kişileri de bir ana doğurmuştur. Yeri ve zamanı geldiğinde anaların ayağı öpülür diyen kişiler, kendilerinden olmayınca ne ana ne bacı nede avrat (kadın) kalmıştır.

 “ÇAĞRIMIZ CEZAEVLERiNDE VE DIŞARIDA CENAZELERiN ÇIKMAMASIDIR”

Çığlığımız zindanlarda ve dışarıda cenazelerin çıkmaması yaşanmamasıdır. Bizler ölü sevicileri değil, yaşamın ve yaşatmanın sevicileriyiz. Onun için umut ve beklentimiz insanlığa dairdir. Yönetenler toplumu anlamak istiyorlarsa insani olan boyutuyla olaya bakarlar çünkü bu grevler demokratiktir, özgürlükçüdür, toplumsaldır ve vicdanidir. Yine yakın bir zamanda bu ülkede bir yerel seçim sürecini yaşadık sürçler demokratik bir mecrada yürümesine karşın iktidar yasal hilelere tuzaklara başvurarak seçilmişlerin mazbatalarını vermeyerek kendi zorba gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur bu nedenle yasaya ve hukuka uygun olmayan bu durumu da kınıyoruz. Bu çığlık bir avuç iktidarcı dışında kalan herkesin çığlığıdır. Bu çığlığın duyulması ve taleplerin yerine getirilmesi ile çözümlenebilecek bir durumdur. Hem Analar ve hem de duyarlı insanlar olarak toplu ölümlerin yaşanmaması için üstümüze ne düşüyorsa yapmaya çalışacağız. Ama aynı duyarlılığı iktidar ve yönetenlerden de bekliyoruz”