Advert

HALAY BAŞIYDI PROF. DR. KAHRAMAN GAœNDAœZ GAœZEL

Kahraman Gündüz Güzel kardeşimdi, sevimli, kendine göre bilgeliği olan kalender bir dosttu.

HALAY BAŞIYDI  PROF. DR. KAHRAMAN GAœNDAœZ GAœZEL
Bu içerik 3335 kez okundu.

 

M. ŞEHMUS GÜZEL

 Kadim kasabamız Ergani’de geçirdiğimiz çocukluk ve ilkgençlik anılarımız renkli, eğlenceli, kavgalı dövüşlüdür, bu işin hilafı da yoktur. Gündüz çocukluğumuzda o kadar kardeş arasında canını fazla sıkmadan günlerini ve gecelerini geçirdi, kendisinden küçükleri ve hele Serap’ı kendisi için çalıştırmak üzere, diyelim bir bardak su istemek için harika numaralar bulurdu. Top oynamadı, yere düşmüş erikleri yemedi. Bir geyiğin peşine takılıp gitmedi. Kavun ve karpuzdan şaşmadı. Hele sabah erken saatlerde atıştırdığı kavun aşkı anlatılamaz. Bir kavunu tek başına « götürürdü » sorgusuz sualsiz. Biz de ondan aşağı kalmazdık, o da var. O kavunlar da öyle yenmez mi ? Elbette öyle yenir. Bunu en iyi Erganililer bilir. Son aylarda başına bela hastalık yüzünden çok çekti. Bu hastalık ta en zorlularından bir belaydı, Gündüz’ü çok yıprattı. Kardeşler arasında herhalde henüz sırrı çözülememiş birtakım ağlar, ilintiler, derin ve tarihî kanallar olmalı, son haftalarda ve hele son günlerde sanki onunla sürekli iletişim halindeydim, doğru dürüst uyumam söz konusu bile olamıyordu. Erken uyanmalar, Gündüz’ü sürekli düşünmeler ve benzeri olgular. Bunlar bugünlerde de sürüyor. Onunla ilgili birkaç anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Ergani’nin yetiştirdiği bir çocuğun serüvenleri olarak ta okunabilir bu satırlar.

1972 yaz aylarında anam Ganime Güzel ve kardeşlerim Ergani’den Ankara’ya yeni taşınmışlar. Oturdukları evin karşısında ama epey uzakta, arada bir tür boş arazi var çünkü, bir binanın bir katında yaz diye balkonda, gölgede, cumartesi öğleden sonrasının tadını çıkarmak için ellerinde birer bardak içkileri, salondan taşan ve mahalleye yayılan amerikanca müzik eşliğinde sohbet eden Siyahlar. Siyahlar o yıllarda kendilerini pek ortalarda göstermeyen ama yine de şurda burda üniformasız da olsalar göze çarpan Amerika Birleşik Devletleri askerleri. « Üslerinden » çıkmışlar, sivil bir ortamda amerikanvari eğleniyorlar. iyi hoş ta Kahraman Gündüz için yaz değil sınav mevsimi, Dişçilik Fakültesi öğrencisi ders çalışıyor, ertesi günkü sınava hazırlıklı olmalı, şaka maka değil. Ve müzik ona müzik gibi değil gürültü olarak ulaşıyor. Eh bir de çiçeği burnunda solcu ve amerikan emperyalizmi belasıyla sonuna kadar mücadeleye yeminli. Dayanması nâ–mümkün. Çıkıyor balkona ve oradan uzaktaki Siyahlara postasını atıyor, bir parça bildiği Amerikancasıyla onlara bir « Şar-apppp » (« Şat ap » / « Shut up ! » değil) çekiyorki binalar sarsılıyor. Amerikalılar neye ugradıklarını anlayamıyorlar ancak rahatsız ettiklerinin hemen farkına varıp hızla evlerine giriyorlar ve bütün perdelerini çekiyorlar, müzik kesiliyor. Bu anıyı yıllar sonra sevgili kardeşim Mahmut Faysal Güzel bana anlattı. Ondan aktarıyorum.

Ankara’da Deniz’lerden kalan bir de bu var(dı). Kahraman Gündüz o gün ve o gece sınavına sessiz ve sakin bir ortamda hazırlanıyor. O yıl sınıfı geçecek. Daha sonra da. Ve dört yılda Dişçilik Fakültesi’nden diplomasını alacak.

O yıllarda Kahraman Gündüz Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi öğrenci kantinini çalıştıran öğrenci babası Tahsin Abeme gündüzleri yardımcı olmak için sürekli kantinde de bulunuyor. Dişçilik Fakültesi gece mesaisi yapıyor, Kahraman ise gündüz ve gece çalışan bir genç. Kara bıyıkları, parkası ve kitapları var, bakışlar bıçak, tümü kınında. Kantinde Abesine yardımcı olurken derslerine göz atmayı ihmal etmiyor asla. Ankara’da ve bilhassa adını andığım bu iki fakültede devrimci olarak tanınıyor. Bunun iyi yanları var ama ters yanları da eksik değil.

Hele o yıllarda. Devrimcilere saldırılar çünkü neredeyse düzenli biçimler almış. Millî Cephe hükümetleri devrede : « Bana milliyetçiler adam öldürüyorlar dedirtemezsiniz » sözüyle ünlü bir başbakan (ismi lazım değil) iktidarda. Kahraman kimi gün öğlen saatlerine doğru kantine gelirken, aklında günlük meseleler, gelecek için tasarılar, bir parça dalgın, her zaman gereken dikkati gösteremiyor. Gösterse o sabah Fakülte’nin faşitler tarafından tutulduğunu görecek ve yolunu değiştirebilecek. Göremiyor ve kantine doğru yürüyüşünü sürdürüyor. Ama öbürleri onu görür görmez saldırmak için koşmaya başlayınca bizimki « uyanıyor » ve kendisi de koşmaya koyuluyor. Ailemizde sporla en az ilişkisi olan Kahraman uzun ve ince bacakları sayesinde faşistlere fark atıyor ve kantinin kapısına erken varıp, giriyor, kapıyı zamanında kapatıp canını kurtarıyor.

 

Kahraman’ın anlatılacak daha pek çok öyküsü var. 1991’de Paris VII. Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Protez Bölümü’nde üç buçuk-dört aylık misafir öğretim üyeliği sırasındaki ortak ve keyifli günlerimizde kendisi de epey şey anlattı. O günlerde genç bir bilim adamıydı Kahraman ve mesleğinde yapmak istedikleri için Fransızcasını mükemmelleştirmesi gerekiyordu. Paris’te Fransızcasını geliştirdi, Fransızca kimi kelimeleri en iyi biçimde telafuz edebilmek için çırpınıp durdu, bu yüzden kendisine çok takıldım. Halâ kimi sözcükleri telafuz edişi aklıma geldikçe tebessüm ederim. Fakülte’de çalışmalarını düzenli olarak yaptı, çok şey öğrendi, kendisi de çok şey öğretti. Birlikte çalıştığı meslektaşları kendisinden çok memnun oldular. Bunu da her karşılaştığımızda bana anlatmaktan zevk aldılar. Sevimli bir insan olarak iz bıraktı. Paris’teki ortak haftasonlarımızda ev halkından ilk uyanan hep o olurdu ve karşıdaki fırına kadar gidip « deux baguettes dorées et six croissants » deyip iki kızarmış / iyi pişmiş ekmek ve altı ay çöreği alıp gelirdi. Böyle bir kardeş sevilmez mi ? Ricam üzerine Diyarbakır’da haftanın yedi gününü, tek tek ve neler yaptıklarıyla anlattı. Pazar sabahı erken kalkıp pazara gitmesini, sakin sakin alış verişini yapıp bir haftalık sebzesini, meyvesini, şusunu busunu almasını anlatışı hâlâ aklımda. Erken gidip erken dönüyordu evine, alınanların düzenli bir biçimde yerleştirilmesi de var çünkü işin içinde. Döndüğünde eşi ve çocukları henüz uyanmamışsa kahvaltıyı da büyük bir özenle ve tadına doyum olmaz bir zevkle bizzat hazırlıyordu : Çay, beyaz peynir, zeytin, bal, yağ, reçel, varsa kaymak, mevsimine göre domates, biber ve daha neler neler. Böyle bir eş, böyle bir baba sevilmez mi ?

Kahraman 1976 yılında Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ni bitirdikten sonra bir buçuk yıl Çermik Devlet Hastanesi’nde diş hekimliği yapmıştı. Ergani’ye iki adımlık şirin ve kaplıcasıyla ünlü kasabamızda çalışmak, halkımıza hizmet etmek onun için ayrı bir zevk ve övünç kaynağıydı. Askerlik sonrasında, 1980’de, Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Protez Bölümü’nde öğretim üyeliğine adım attı. 1984’de doktorasını bitirdi. Ekim 1995’de doçentlik, 2004’de profesörlük ünvanlarını aldı. Çok çalıştı, çok üretti, çok öğretti. Kahraman Gündüz Güzel iyi bir öğretim üyesiydi. Kalender ve bilgeydi. Otuz yıldan fazla süren öğretim üyeliğinde binlerce öğrenci yetiştirdi. Bugün ögrencilerinden birkaçını kendi fakültesinde ve diğerlerinde öğretim üyesi olarak bulmamız şaşırtmıyor bu nedenle. Paylaşmasını seven bir insandı. Bilgisini, bildiklerini, çalışmaları ve araştırmaları sonucunda bulduklarını meslektaşlarıyla, öğrencileriyle, yakınlarıyla paylaştı. Bilimsel ve mesleki dergilerde birçok yazı yayınladı, bilimsel toplantılarda bildiriler sundu. Söyleyecek daha çok sözü, yazacak daha pek çok makalesi vardı. Kendisine ayrılan zaman izin vermedi. Alacağın olsun senin zaman gibi.

 

Kahraman Gündüz Güzel yaşamı boyunca toplumsal ilişkilere çok önem verdi. Öğretim üyeliği boyunca canı kadar sevdiği kentine ve hemşerilerine zaman ayırmayı ihmal etmedi. Ergani’de sadece dişi ağıranlar değil herhangi bir sağlık sorunu olanlar da Diyarbakır’a

gitmesi gerekince önce onu bulur ondan destek ve yardım alırlardı. Bir de çocukluk arkadaşım Prof. Dr. Zülküf Güneli’den. Gündüz’ün ve Zülküf’ün fakültedeki büroları aynı zamanda birer çare bulma merkezi(ydi). Zülküf Güneli hizmetini sürdürüyor. Erganililer bunu biliyorlar. Erganililer bunları unutmazlar. Nitekim Gündüz’ün Ergani’deki cenaze töreni bunu ispatladı. Halkımız budur işte.

Kahraman Gündüz meslekî örgütlenmeleri asla ihmal etmedi : Diyarbakır Dişhekimleri Odası’nın önemli üyelerinden biriydi. Oda’nın Başkanlığı’nı dört dönem başarıyla sürdürdü. Altı dönem delegelik yaptı, iki dönem Yüksek Disiplin Kurulu üyeliğinde bulundu. Dişçilik alanındaki değişik dernek ve kurumların üyeliğini de üstlendi.

Diyarbekir Grub’u üyesi olarak zaman zaman görüşlerini grupdaşlarıyla ve hemşerileriyle paylaştı. Grup arşivinde izleri var.

Kimi konularda kamuoyu önünde tek başına veya meslektaşlarıyla birlikte tavır takınmaktan da çekinmedi.

Kardeşim Kahraman Gündüz Güzel, çocukluk ve ilk gençlik aşkıyla evlendi. Böyle bir şans herkese nasip olmaz. Eşiyle mutlu bir aile hayatı kurdu ve sürdürdü. Bu evlilikten bir kız, bir erkek, iki çocuk dünyaya geldi. Gündüz kural olarak çocuklarına Kürt isimleri taktı. O yıllarda, 1970’lerin sonundayız, yazılı olmayan kurallara göre yasak oldukları iddia edilen isimlerdir bunlar. En doğal biçimde. Anlayan anladı elbette. Erganililer bunu da unutmadılar. Kızı, Dicle Üniversitesi’nde Halkla ilişkiler Bölümü’nü bitirdi, oğlu Hukuk Fakültesi’ni. Oğlu yüksek lisansını tamamladıktan sonra serbest avukat olarak çalışmaya başladı. Kızı evlendi ve anne oldu. Böylece kardeşim dede olmanın tadına da vardı. Bu tadı daha da sürdürmek isterdi. Bu onun hakkıydı da. Bu ona yakışıyordu da. Ancak başabela hastalık ona bu olanağı vermedi.

26 Mart 2013’te, 62’sinde ve çok genç yaşta aramızdan ayrıldı Kahraman Gündüz. Kardeşim, iki gözüm benden dört yaş küçüktü. 1951’de ana ve baba ocağımız Ergani’de doğdu. O daha doğmadan ismi saptanmıştı. Galatasaray’ın kayıtsız şartsız taraftarı Ergani Gençlik Spor’un ruhu ve santrforu Tahsin Abem, o yıllarda GS’ın çalıştırıcısı ve en ünlüsü Gündüz Kılıç’ın ismini onun için seçmişti. O isim konuldu yanına da Kahraman eklendi. Ama Gündüz aile üyelerimiz arasında sporla ve hele futbolla hiç mi hiç ilgilenmeyen tek kişiydi. Tamam o da bize uyarak ve bir parça kerhen bile olsa cimbomluydu ama bir gün bizimle top oynadığı görülmemiştir. Bundan ve belki zaman içinde Gündüz Kılıç’ın kimin nesi olduğunu öğrenmesinden Gündüz ismini pek tutmadı. Ve o nedenle Kahraman ismini daha çok kullanır oldu. Bu yüzden birçok yakın arkadaşı, meslektaşı ve öğrencileri onu sadace bu ismiyle tanırlar. Bu isim ona çok yakışıyordu.

Kahraman Gündüz Güzel gerçek doğum tarihine rastlayan günün hemen ertesini seçti aramızdan ayrılmak için. 1951’in 25 Martında doğmuştu, 62 yıl ve bir gün sonra elveda dedi. insanın kardeşini unutması mümkün değildir. Kardeşimi asla unutmayacağım gibi tam doğum günümde dünyamıza ve bizlere elveda demiş olması sonucu vefat tarihini de hiç unutmayacağım. Güzel ailesinde kimi kez böyle oluyor, biri öbürünün doğum tarihinde aramızdan ayrılıyor. Bu da ilginç bir mesele. Birkaçımızın mart ayı sonunda ve nisanın hemen başında doğmuş olması da vurgulanmaya değer. Çoğumuz « ilkbahar çocuğuyuz ». Kimseler alınmayacak olursa « Newroz çocuğuyuz » da demek isterim burada.

Diyarbakır’da 28 Mart 2013 perşembe günü Dicle Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde düzenlenen törende ve Ergani’deki cenaze töreninde, hayırsever bir hemşerimizin Diyarbakır’da kurduğu Ergani Taziye Evi’nde taziyelerini sunan, yasımıza katılan, bizlerle birkaç saat oturan kadın ve erkek, genç ve çocuk, herkese ailem ve kendi adıma teşekkür ediyorum. Onlara hepimizin başı sağolsun, sizler sağolun, sizler varolun diyorum. Bu zorlu günlerimizde Güzel ailesini yalnız bırakmayan, Kahraman Gündüz’ün vefatını öğrenir öğrenmez telefon ederek, ileti gönderek taziyelerini bildiren, acımızı paylaşan dost, arkadaş, meslektaş, akraba ve ülkenin dört bucağındaki Diyarbakırlı ve Erganili hemşerilerimize, Güzel ailesi ve kendi adıma burada da en derin ve samimi teşekkürlerimi sunmak isterim. Sizler sağolun. Sizler varolun.

Bu toprakların çocuğu genç bir bilim adamını yolcu ettik. Evet kardeşlerim yeri doldurulamaz bir insan arkasında iyi anılar bırakarak gitti. Bize, ailesine ve aile üyelerinin herbirine tek tek, onun anısını yaşatmak kalıyor. Unutulmaması için çabalamamız da şart. Kardeşimdi ve kalender bir dostumdu. Bilgeydi yaşanmışlıklarının ışığı altında.

Kardeşim Ergani’deki aile kabristanımızda toprağa verildi. Babamızın yanında ve Makam Dağı ile kadim Hilar arasında o da yerini aldı. O yine halay başıdır.

Kalanlar yaşatır / gidenlerin anılarını / çığlıklarında.

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
 Kaybolan genç çobanın cenazesine ulaşıldı
Kaybolan genç çobanın cenazesine ulaşıldı
Ehliyette yeni dönem: Testi geçemeyen trafiğe çıkamayacak
Ehliyette yeni dönem: Testi geçemeyen trafiğe çıkamayacak