Advert

"OKULLAR YiNE ANADiLSiZ VE A–ĞRETMENSiZ"

Eğitim Sen Ergani Temsilcisi Abdulcabbar Tekin, yaptığı basın açıklamasında, yeni eğitim ve öğretim yılının sorunlarla başladığını söyledi.

Bu içerik 3478 kez okundu.
Tekin, 12 yıllık iktidarın uyguladığı yanlış politikalarından dolayı eğitimde ciddi sıkıntılar yaşandığını ifade ederek, söz konusu sıkıntıların yaşanmaması için sürekli iktidarı uyardıklarını ve bunu kamuoyuyla paylaşmalarına rağmen bu yanlış uygulamaların faturasının eğitim emekçileri başta olmak üzere, velilere ve öğrencilere çıkarıldığını söyledi.
 2014-2015 yılını değerlendiren Eğitim Sen Ergani Temsilcisi Abdulcabbar Tekin, yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi: "1 Eylül tarihi itibariyle Yeni bir eğitim öğretim yılına daha sorunlarla girmekteyiz. Geçen dönem itibariyle hem 12 yıllık AKP iktidarını hem de MEB' in geçmişteki yanlış politikalarından dolayı eğitimde ciddi sıkıntılar yaşandı. Basın yoluyla yaptığımız açıklamalarımızla, yürüyüşlerle ve eleştirilerimizle sürekli iktidarı uyardık ve bunu kamuoyuyla paylaştık. Bu yanlış uygulamaların faturasını biz eğitim emekçileri başta olmak üzere velilerimiz ve geleceğimiz olan çocuklarımıza çıkacağını hep hatırlattık.  Ancak bu yaz döneminde başta idareci atamaları, TOGS sınavı, sürgün anlamına gelen il içi rotasyon, dershanelerin halkın paralarıyla teşvik adı altında özel okullara dönüştürülmesi ve eğitimde yasalaşan 4+4+4 uygulamasına kadar birçok yanlışa MEB tarafından ne yazık ki imza atıldı. Bu yanlışların yarattığı sorunların acı faturasını bu dönem başından itibaren hep beraber tekrar yaşamaya başladık. Saydığımız birçok yanlışı başlıklar halinde detaylı bir şekilde sıralarsak inanıyorum ki kamuoyu da bu yanlış uygulamaları daha net bir şekilde anlayacaktır. 
4+4+4 sistemi:
Okullarda 4+4+4 sisteminin yarattığı sorunlar: 4+4+4 eğitim sistemi hakkında hem EĞiTiM-SEN,  hem de KESK olarak; bu yasayla AKP hükümetinin neoliberal, piyasacı, muhafazakâr ve milliyetçi bir eğitim sistemini inşa ettiğini dile getirdik. EĞiTiM-SEN olarak eğitimin; bilimsel, akademik, laik ve anadilde verilmesinin, eğitim bilimi olan pedagojinin gereği olduğunu hep savunduk.  Bu yasayla okula başlama yaşının 6 dan 5,5 yaşına çekilmesi, 30 bine yakın öğretmenin norm fazlası olması, bunun yarattığı derslik ihtiyacı ve sınıf mevcutlarının artmasına kadar birçok problemin yaşanmasına neden oldu.  Ve halen bu problemler devam etmektedir.
idarecilik Yasası: 
Her ne kadar ilçemizde 4 yılını dolduran idarecilerin atamalarında bir problem yaşanmasa da Türkiye geneli üyelerimize yönelik bir tasfiyenin olduğunu belirtmek gerekir. Yıllardır eğitim kurumlarını tıpkı bir "şirket" gibi yönetmek, okullarımızı "ticari işletme" haline getirmek için uğraşan MEB, tüm ülke çapında başlattığı siyasal kadrolaşma operasyonu ile başta Eğitim Sen üyesi okul müdürleri olmak üzere, bugüne kadar karşısında engel olarak gördüğü bütün eğitim yöneticilerini tek tek tespit ederek ayıklamıştır. MEB, eğitim yöneticilerini tamamen siyasi iktidar çizgisinde olan kişilerden oluşturarak, piyasacı ve dayatmacı politikalarını yukarıdan aşağıya "emir-komuta" zinciri içinde hayata geçirmeye çalışmaktadır. Bakanlığın bu kadar kapsamlı bir tasfiyeye yönelmesi, aynı zamanda kendi başarısızlığının itirafı niteliğindedir.  Eğitim yöneticileri değerlendirme sonuçlarına göre görevden alınan ve görev süresi uzatılan okul müdürlerinin sendikal aidiyetine baktığımızda, eğitimde tarihin en büyük tasfiye operasyonu ve siyasal kadrolaşma girişimi ile karşı karşıya olduğumuz anlaşılmaktadır. Türkiye çapında başta Eğitim Sen üyesi okul müdürleri olmak üzere, yandaş sendika üyesi olmayan okul müdürlerinin çok büyük bir bölümü görevden alınmış, beklenildiği gibi yandaş sendika üyelerine alan açılmıştır. Eğitimsen olarak bu yasaya karşı geçen dönem de kendi okul idarecimizi kendimiz seçelim eylemiyle bütün okullarda idareci seçimlerini o okulun öğretmenleri tarafından seçmesi gerektiğini eylemlerle ortaya koyduk doğru ve demokratik olarak bu ilkenin daha objektif olduğunu öğretmenler bulunduğu okulda idarecisini seçme hakkı olduğunu savunduk. Ancak MEB bildiğini okumaya devam etti. Biz eğitim emekçileri bu kıyıma asla sessiz kalmayacağız üyelerimizin hakkını sonuna kadar savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuna bir kez daha belirtmek isteriz. Buna yönelik genel merkezimiz şuan hukuki bir süreç başlatmıştır. 
Dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi: 
AKP hükümeti 12 yıldır, her fırsatta özel okullara yönelik teşvik politikaları geliştirmek için olmadık yollar denemiştir. Eğitime ihtiyaç kadar bütçe, okullara yeterli ödenek ayrılması yönündeki talepler gündeme geldiğinde "kaynak yok" yalanına sarılanlar, kuruluş ve işleyişi açısından "para kazanmayı" amaçlayan ve birer "ticari işletme" statüsünde olan özel okullar için kesenin ağzını her zaman açık tutmuştur. Özel okulların yıllardır doğrudan kamu kaynaklarıyla desteklenmesinin, eğitimin zaten sorunlu olan kamusal niteliğini daha da düşürmek ve paralı eğitim uygulamalarını giderek yaygınlaştırmak olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Kamuoyunda dershaneler yasası olarak bilinen bu yasada amaç, dershaneleri kapatmaktan ziyade dershaneleri özel okullara dönüştürerek özel okulları halkın parasıyla teşvik edip bir yük olarak görülen kamu okullarını addım adım tasfiye etmek olduğunu söylemek herhalde hayal olmasa gerek. 
TEOG sınavının yarattığı sorunlar: 
MEB tarafından son dönemde yapılan bazı değişiklikler ve uygulamalarla yüz binlerce öğrenci ve veli mağdur edilmiştir. Örneğin TEOG sonrasında 40 bin öğrenci zorunlu olarak imam hatiplere, 94 bin öğrenci meslek liselerine kaydedilmiştir. 20 bin öğrencinin ise hiçbir okula kaydı yapılmamıştır. Okulöncesi eğitimde ise tam gün uygulamasına son verilip "ikili eğitime" geçilerek hem öğrenciler hem de veliler zor durumda bırakılmıştır. Öğretmen ve personel açıkları, ataması yapılmayan öğretmenlerin sorunu: Milli Eğitim Bakanlığı, bir taraftan her fırsatta öğretmenlerin niteliklerini ve yeterliliklerini tartışmaya açarken, diğer taraftan ihtiyaç kadar öğretmen ataması yapmaması ve "ücretli öğretmen" istihdamının artması dikkat çekicidir. Benzer bir şekilde okullardaki yardımcı hizmetli ve memur açıkları sürmekte, bu hizmetler iŞKUR tarafından "toplum yararına çalışma" kapsamında geçici olarak istihdam edilen personel ve taşeron işçiler tarafından yapılmaktadır. Son 12 yılda atanan öğretmen sayısı artmış gibi görünse de, öğrenci sayısı ve emeklilik oranları dikkate alınırsa, atanan öğretmen sayısı öğretmen ihtiyacının geridir. Önümüzdeki birkaç yıl içinde işsiz öğretmen sayısının 500 bine yaklaşması kaçınılmaz görünmektedir. Türkiye bugün işsiz öğretmenler ordusu sorunu ile karşı karşıyadır. Atama bekleyen işsiz öğretmen sayısını her geçen yıl arttıranlar, işsiz öğretmenleri büyük bir strese sokmakta, intiharlara kadar varan olumsuz sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bugüne kadar ataması yapılmadığı için 40`ın üzerinde işsiz öğretmen intihar etmiştir. Hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı şunu çok iyi bilmelidir ki, boynumuza geçirilmek istenen zincirin farkındayız. Eğitim Sen olarak hükümet ve MEB`in gerek toplumsal yaşamda, gerekse eğitimde hayata geçirmeye çalıştığı dayatmacı, anti-demokratik ve bilim dışı politika ve uygulamalar karşısında sessiz kalmayacağımız, demokratik tepkimizi her platformda göstermeye devam edeceğimiz bilinmelidir.
Son olarak:
       Yeni eğitim öğretim yılına girdiğimiz bu günlerde; eğitim alanında hem eğitimciler, hem veliler, hem de göz bebeğimiz, geleceğimiz ve yarınlarımız olan çocuklarımız açısından sorunlarla dolu bir eğitim öğretim dönemine daha girmiş bulunmaktayız. Halkımız şunu bilmelidir; Eğitim sen olarak bilimsel, akademik, laik, anadilde ve cinsiyet özgürlükçü eğitimin her zaman savunucusu ve mücadelesini halkımızla beraber sürekli vermeye devam edeceğiz. Yeni eğitim öğretim yılı bütün halkımıza hayırlı olması dileğiyle kamuoyuna saygıyla belirtiriz."
 
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
 Kaybolan genç çobanın cenazesine ulaşıldı
Kaybolan genç çobanın cenazesine ulaşıldı
Ehliyette yeni dönem: Testi geçemeyen trafiğe çıkamayacak
Ehliyette yeni dönem: Testi geçemeyen trafiğe çıkamayacak