“Ergani’nin Saklı Sayfası” başlığı altında yayımlanan bu röportajı önemli olduğunu düşünerek paylaşıyoruz:
• Günümüzde özellikle son 10-15 yılda Türkiye genelinde Ermeni meselesinin geçmişe göre daha çok konuşulduğunu görüyoruz. Bu durum, Ergani için de geçerli mi? Diyarbakır’da Ermeniler üzerine rahatlıkla sözlü tarih çalışması yapılabildiğini biliyoruz. Ergani’ye sözlü tarih araştırması için gelenler olsa Erganililer rahatlıkla Ergani Ermenileri hakkında konuşabilirler mi?
Ergani’de, Ermeni meselesini insanlar son 10-15 yıldır kendi aralarında konuşuyor. Bu konuşmalar aile sohbetlerinde veya kahvelerde arkadaş toplulukları arasında yapılıyor. Ermeni meselesi konuşulurken yabancı insanların ya da güven duyulmayan insanların olduğu ortamlarda bu konuşmalar sonlandırılır. Yaşanan coğrafyada sürekli sıkıyönetimler, olağanüstü haller olduğundan, ‘düşük yoğunluklu’ bir savaş yaşandığından ötürü Erganililer tedirginler; güvende olmadıkları hissi egemendir. insanlarımızın çoğu Ermeni meselesi hakkında konuşmalarının tespit edilmesi halinde mimleneceklerini düşünüyorlar. Ama her şeye karşın az da olsa artık Ermeni meselesi konuşuluyor. Eskiden bir suskunluk vardı. Öte yandan Ergani’de yaşayan insanların tümü aynı duyguları, düşünceleri ve davranışları göstermiyorlar elbette. Ergani Ermenileri hakkında sözlü tarih çalışması için gelenleri Ergani’den kovmak isteyenler olabileceği gibi, gelenleri evinde ağırlayacak olanlar da vardır. Özellikle devletle ilişki içerisinde olanların, dinsel bağnazlığın içinde olanların, Ermeni mülklerine sahip olanların yakın akrabalarının gelenlere sıcak bakmayacağını düşünüyorum. Ergani’de bu tür insanlar sayıca çok fazla değiller. Ergani Ermenileri konusunda bilgileri olan insanların büyük bir çoğunluğu, gelen şahıslara güven duyabilirse rahatlıkla konuşurlar. Nitekim ben, ‘Ergani Tarihinin Saklı Sayfası Ermeniler’ kitabımı hazırlarken birçok insanla görüşmeler yaptım. Yine aynı şekilde Adnan Çelik ve Namık Kemal Dinç, bir sözlü tarih çalışması olan ‘Yüz Yıllık Ah! Toplumsal Hafızanın izinde 1915 Diyarbekir’ adlı kitaplarında, Ergani’de yaptıkları görüşmelerdeki anlatımlara yer vermişlerdir.
• Bugün Ergani’de yaşayan Müslümanlaştırılmış Ermeniler kimliklerini ifade edebiliyorlar mı?
Anlayış olarak bildiğim kadarıyla Kürtlerde, Türklerde ve Ermenilerde soy anlayışı ataerkildir yani babayı esas alır. Resmi kayıtlar da ataerkil anlayışa göre yapılıyor. Ben, Ergani’nin yerlisiyim. Ermenilere dair anlatımları genellikle aile büyüklerimden dinledim. Bu anlatımlar Ermeni meselesinden çok şahıs ve mekânlara dair anlatımlardı. Aile büyüklerim köylere dair bir şeyler anlatmazdı. Bu nedenle köylerdeki durumu bilmiyorum ama 1960’larda ve 70’lerin ilk yarısında Ergani ilçe merkezinde benim tanıdığım Müslümanlaştırılmış Ermeni erkeklerin aile reisi olduğu dört, beş aile vardı. Ama Müslümanlaştırılmış Ermeni kadınların sayısı erkeklerden daha fazlaydı ve bu kadınlardan olan çocuklar kendilerini Ermeni olarak görmezlerdi. 1915 katliam ve tehcirinden sonra Ergani’de kalanların ne kadarı Ermeni, ne kadarı Müslümanlaştırılmış Ermeni kimliğiyle kaldı bunu bilmiyorum. Ergani merkezinde yaşayan Ermeniler değişik nedenlerle farklı tarihlerde Ergani’den ayrıldılar. Benim bildiğim Ergani ilçe merkezinde bugün Müslümanlaştırılmış Ermeni ailelerden sadece bir aileden çoğalan üçüncü nesil aileler var. Bunlardan biriyle görüştüm ve kitabımda yazdım. Görüştüğüm şahıs kendisini inanç olarak Müslüman, etnik kimlik olarak da Ermeni şeklinde ifade etmişti. Köylerdeki durumu bilmiyorum.
• Aile kökleri Erganili olan Ermeniler Ergani’yi ziyaret ettiklerinde, Müslüman ahali tarafından olumlu bir şekilde mi karşılanıyorlar? Yoksa şüpheli ve soğuk bir yaklaşıma mı maruz alıyorlar?
Bu soruya açık yanıt vermem çok zor. Aile kökleri Erganili olan Ermenilerin Ergani’yi ziyaret ettiklerine dair ziyaretlere ne şahit oldum, ne de duydum. Ama eskiden Ermenilerin kutsal günlerinde Diyarbakır ‘Gâvur Mahallesi’nden Ergani’de bulunan Meryem Ana Kilisesi’ne (Surp Astvadzadzin/ Dêra Meryemayê) Ermenilerin gruplar halinde ziyarete geldiklerini ben şahsen çok gördüm. O zamanlar, gelen Ermenilere Erganililer yardımcı oluyordu. Yeri gelmişken kitabımda detaylandırdığım bir hususu da burada yine belirteyim. Resmi ideoloji toplumda farklı algılar oluşturdu. Bunlardan biri de Ermenilerin çok zengin olduğu, 1915 tehcirinde gitmek zorunda kaldıklarında altın, para ve kıymetli eşyalarını değişik yerlere gömdükleridir. Şimdi Ergani’de ve başka yerlerde Ermenilerin yaşadığı mekânlar defineciler tarafından kazılarak tahrip ediliyor. Ermeniler topluluk olarak değil, tekli veya ikili geldiklerindeyse bu defa aynı algının bir başka tezahürü olarak, define ve gömülü altınlar için geldikleri söylentileri gizliden gizliye yayılıyor. Ben bu söylentilere çok şahit oldum. Define hırsızları da bu gelenleri takip ediyorlarmış.
• Genel olarak Kürtlerin, Türkiye’deki diğer halklara göre Ermeni Soykırımı ile yüzleşme noktasında daha açık oldukları gözlemleniyor. Bu durum, Ergani özelinde de geçerli mi?
Ergani okuma yazma oranının yüksek olduğu bir ilçedir. Okul sayısı fazladır. Eski Dicle Köy Enstitüsü Ergani’ye çok şey vermiştir. Ayrıca konum itibariyle de merkezi bir yerdedir. Elazığ–Diyarbakır karayolu ve demiryolu üzerinde bulunuyor. Çüngüş, Çermik, Dicle ilçeleri karayolu ulaşımını Ergani üzerinden yapmaktadır. Devrimci, sol, komünist ve Kürt ulusal hareketlerinin ilk geliştiği yerlerden biri Ergani’dir. Bu nedenle, Ergani’nin Ermeni Soykırımı ile yüzleşmeye Türkiye’nin diğer il ve ilçelerinin bazılarına nazaran daha açık olduğunu söyleyebilirim.
• Ergani ve çevresinde Ermenilerden kalan mülkleri ele geçiren ailelerin, Ermeni meselesini konuşmakta daha çekingen veya dirençli olduklarına dair bir gözleminiz var mı? Farklı coğrafyalarda Ermeni meselesini konuşmaya sert tepki gösteren kesimlerin genel olarak Ermeni mülkleriyle zenginleşen kesimlerden geldiğine dair bir gözlemimiz var; bu soruyu bu nedenle soruyorum…
Ergani ve çevresinde Ermenilerden kalan mülkleri ele geçiren ailelerin, Ermeni meselesini konuşmakta daha çekingen veya dirençli olduklarına dair genel bir gözlemim yok. Sadece bir örnekle karşılaştım. Bu kitabı hazırlarken görüştüğüm şahıslara, anlatılanları gerçek isimleriyle yazıp yazamayacağımı soruyordum ve kitabımda görüştüğüm bütün şahısları gerçek isimleriyle yazdım. Gerçek isimlerinin yazılmasına razı olmayanların anlatımlarını kitaba almadım. Görüştüğüm bir emekli öğretmen kendi dedesinin ve bir başka ailenin Ermeni mülklerine nasıl el koyduklarını anlattı. Ben, “Bu anlattıklarınızı isminizle yazabilir miyim” diye sorduğumda, “olmaz” dediğine tanık oldum. Kitabımda, Ermeni mülklerine el konulması bölümünde bu şahsın anlattıkları ufak bir ayrıntıyı içerdiği için kendi kuralımın dışına çıkarak ismini yazmadan, sadece ‘emekli öğretmen’ diyerek anlattıklarını kitabıma aldım.
• Ermeni Soykırımı ile yüzleşme konusunda sizin düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Sağlıklı bireyler olmamız için, toplumsal demokratikleşme için, sağlıklı bir yaşam için hafızayı geri getirmeliyiz; yalan tarihin esaretinden kurtulmalıyız, her şeyi sil baştan sorgulamalıyız. Geçmişimizle yüzleşerek, 1915’te işlenen soykırım suçundan kurtulmalıyız. Bir vicdan muhasebesi yapmalıyız ve bu günahı daha fazla boynumuzda taşımamalıyız. Özür dilemek, hakikatleri kabul etmek bizleri küçültmez. Tarihte onurlu yer alışımıza vesile olur. Tarihte bunun çok örnekleri vardır. ‘Ergani Tarihinin Saklı Sayfası Ermeniler’ kitabımı geçmişle yüzleşme adına sembolik bir adım olarak görülmesini isterim.
Kaynak: http://www.agos.com.tr/tr/yazi/15336/erganinin-sakli-sayfasi