Her çocuk saklı bir cevher, her çocuk bir hazine diyerek çıktığımız yolda çocuk sayısı kadar hazine keşfettik...
Hepsi ayrı birer muhteşem cevher olan nice kıymetli elmaslarla ve
işlenmeye hazır madenlerle karşılaştık.
Bazıları yıllarca toprak altında kalmıştı, bazılarının değeri anlaşılmamıştı. Bazılarını usta olmayan eller yanlış etiketlemişti, bazılarını ise sahibi olduğunu sananlar, anne-babaları yanlış işlemişti.
Oysa her biri ayrı ve kendine özel nitelikleri ile birer kıymetli hazine idi.
Çocuklarımızın hepsi kimi sosyalliği, kimi empati yeteneği, kimi kıvrak zekası, kimi duygusal zekası, kimi kabiliyetleri, kimi sanatsal yetenekleri, kimi düzeni, disiplini, tertibi; kimi mutevaziligi kimi doğallıği ama hepsi kalp temizliği ve iyiliği ile birer cevherdi.
Onlardaki kabiliyetleri işleyip üst seviyeye getirmek ya da onlarda tam işlenememiş özellikleri keşfedip işlemek biz anne-babaların ve eğitimcilerin vazifesi, aslında nimeti idi.Ve hepsi de işlenmeye, öğrenmeye, özellikle de sevmeye istekli idi parıldayan gözleri ve yürekleri ile.
Sevginin açamadığı hiç bir kapı yoktu. Özellikle de çocuk kalpleri sevgiyle her daim açmaya hazır gül goncası idi ve nice kapılar açıldı, nice güzellikler seyredildi o masum ve şen yüreklerin sevgi anahtarına açtıkları derinliklerinde. Her halleri bir eşsiz manzara, her sözleri nadide bir eserdi. Sevilmeye özellikle de sevmeye yatkin ve istekli idi.. Sevgi,merhamet,empati duyguları köreltilen günümüz çocukları gibi bizim elmas kalplilerimizin de duygusal gelişiminde; bazı hassasiyet ve inceliklerinde ufak tefek sorunlar olsa da fıtratlarındaki güzellikler hala yüreklerinin derinlerinde idi. Cismi küçük, kıymeti büyük miniklerimizdeki güzellikleri bulup çıkarmak da cismi büyük vasfı küçük bizlerde idi. Kovayı suya her daldırdığımızda yeni bir şaheser önümüze gelmekte idi. Budansa da bazı dalları, kökleri kuvvetli birer fidandılar. Yüce Rabbimizin içlerine diktiği sevgi tohumlarının uygun zeminde boy vereceği her biri ayrı ve özel fidandılar. Narin servi ağacı, ömrü bereketli çınarı, dayanıklı meşesi, direnci ile çam ağacı, yüksek gayeleri ile kavağı, alçakgönüllü söğüdü, hayat dolu narı ve meyve dolu dalları ile üretmeye ve vermeye istekli bir çok fidan vardı cevher madenimizde...Çiçek kokulari serpildi onlardan üzerimize, maden dönüştü tertemiz yemyeşil rengarenk cennet bahçesine .Çocuklarımız çiçeklerimizdi bahçelerimizi cennete çeviren ve hassasiyetle davranıp bakımının ihmal edilmemesi gereken..Renk renk çiçekler açıyor simdi kresimizde, boy boy çeşit çeşit..Onların kokularını çektikçe içimize, sevgi ve huzur yayılıyor atmosferimize. Onlar karbondioksit dolu dünyada oksijen deposu orman gibiler. Aynı toprakta, aynı güneş altında yetişen rengarenk çiçek ve envai çeşit meyve gibiler.
Özlerini bozmadığımız sürece aleme, insanlığa en büyük hazine, en önemli cevherler.
Şimdi yeniyıl denilen, dünyada savaşlar, zulümler sürerken, kutlanması değil zamanın geçmekte olduğunu hatırlatması gereken, taklitçilikten kurtulup kendi maneviyatımıza, değerlerimize, özlerimize sahip çıkmamız gereken ve diğerlerini unutmadan yaşamayı öğreneceğimiz bir süreç var önümüzde her yeni gün ve yılda olduğu gibi. Yeni bir yıl ve her yeni gün Allah'ın bizden ümidini kesmediğinin işaretidir. Geçmişin muhasebesinin yapıldığı, yılın degil bizim yenilendiğimiz, zamanı tüketen değil değerlendiren, her geçen anın ahirete yakınlastırdığını bilen;daha iyi insan, daha iyi ebeveyn, daha iyi kul olmaya çalıştığımız anlar, yıllar, bilinçli bir ömür ve mutlu,hayırlı,salih evlatlar yetistirebilme sorumluluğunu ifa edebilmek duası ile.. Bu büyük emanetlerimizi kreşimizde bulusturup tanıma, keşfetme, işleme ve onların oksijenlerini soluma fırsatı verdiği icin tüm velilerimize, Saklı Cevherler ailesine (Merve, Gülcan,Eda,Oya) ve Saklı Cevherlerimize teşekkürlerle ve doğru anlar, yıllar, ameller, fikirler duasıyla...
