Aşağda yoksul kürd halkının içten gelen feryatlarını dinlemek önemsemek ve gereğinin yapılması için elzem harekete geçmek kürt özgürlük mücadelesini sürdüren tüm devrimci bileşenlerin temel görevi olmalıdır. Bu çalışma kolelktif bir aklının bir ürünüdür içinde tek bir kelime art niyet çabası olmayıp Hayallı bir anlayışı içirmemektedir.
Dile getirilen konular afaki değil hayatın gerçeğini yansıtmaktadır. Çalışmanın tamamı bazı olumsuzluklara dikat çekmek yaratılan değerlerin bireysel rantalara kurban olmasını engelemektir, KÖH’in Kürdistan kentlerindeki yerel yönetimlere sahip olmasıyla birlikte,KÖH’e gönülden bağlı tüm çevrelerde yeni bir umut,yeni bir heyecan uyandırmıştı. Yerel yönetimler iktidarında 4. Döneme başladığımız bu günlerde o umudun ve o heyecanın zerresi kalmadığı gibi,büyük bir umutsuzluk ve moral çöküntüsü kendini yavaş yavaş hissettiriyor. Bu yazıyı kaleme alma, son günlerde gelişen kalekol,HES,yeşil alan talanlarına karşı Kürdistanda gelişen direniş ve rantın,talanın,yağmanın yerel yönetimler eliyle gerçekleştirilmesi sebebiyle elzem haline gelmiştir. Bu bir duygusal çıkış değil,tam aksine devrimci ruhun bilince çıkması halidir. Lice direnişinde günlerce,haftalarca kuru ekmek ve çayla direnip,asker kurşunlarına hedef olan yoksulların,anaların,gençlerin ve kadınların isyanıdır. Bir tarafta bu denli muazzam bir direniş diğer tarafta yerel yönetimler eliyle kentlerin burjuvalarına peşkeş çekilen bahçeler,alanlar,sokaklar elbetteki tahammül sınırlarımızı zorlamıştır. Evet tahammül etmeyeceğiz, Kırklardağına imar izni verilmesini,Fiskaya şelalesinin “ekolojik pradigmayı” hiçe sayarak Hevsel Bahçelerinin dokusunu bozmasını, eski adıyla Sanat Sokağı şimdiki adıyla Cafeler Sokağındaki kaçak yapılaşmayı,kaldırım işgalini aşan boyutlara varan, yaşam alanlarımıza mudahele girişimlerini, pasajdan iki-üç sokak ötedeki 5 yıldızlı otellere kent mimari hukukunu yerle bir ederek köprü oluşturarak cafe inşa edilmesini asla sineye çekip kabul etmeyeceğiz. Bu hukuksuzluklara,gayri nizami inşaatların kentlerimizin her yerinde bitmesine sessiz kalan hatta ötesine geçip bu talana,yağmaya imza atan yerel yönetimleri affetmeyeceğiz. Amed’in hukuka,ekolojik paradigmaya, devrimci ruha aykırı gelişen hangi taşı kaldırsanız altından bir iki isim çıkıyor. Bu isimlerin bu kadar palazlanmasına, bu denli elinin güçlü olmasına yol veren,bunu destekleyen güç kimdir gerçekten merak ediyoruz. KÖH’in biricik,can feda ruha sahip olan yürütücüsü PKK’nin 35 yılda kanıyla,dişiyle,iğneyle kuyu kazarcasına kazandığı tüm mevziler,tüm kazanımlar bu 2-3 kişi ve beceriksiz yerel yöneticiler tarafından yerle bir edilecek. Elbetteki PKK’nin ve BDP’nin gerçek sahipleri olan yoksullar,ezilenler buna izin vermeyecektir. Fakat kentlerdeki hal öyle bir duruma gelmiş ki,bu gayri meşru faaliyetler dile getirildiğinde,pimi çekilmiş bomba misali,yerel yönetimlerden,BDP’ye,BDP’den KCK’ye KCK’den tekrar dolanıp yerel yönetimlere dönüyor en sonunda bu duruma tahammül göstermeyen,bunu dile getiren kişilerin kucağında patlıyor o bomba. Evet bizler, bu kentin sahipleri,bu Kürdistan Özgürlük Hareketinin sahipleri, bizler yoksullar,bizler ezilenler bu ranta,talana,yağmaya geçit vermeyeceğiz. Parasına para katan, kah DTK içinde kah AKP içinde,kah BDP içinde at koşturan tüm isimleri deşifre edeceğiz. Bu hukuksuzluklarının karşısında Lice Direnişini aratmayacak bir devrimci ruhla direneceğiz. KÖH’in gerçek sahipleri olan,ezilenler,yoksullar,kadınlar ve gençler olarak biricik örgütümüz,bizi kurtuluşa götürecek tek ve son köprümüz olan PKK’den bu konu üzerinde hassasiyet göstermesini bekliyoruz. PKK’den ve onun öncüsü Sayın Öcalan’dan beklentimiz bu talanın,yağmanın önüne geçmesidir. anonim
