Advert
DARBE, OHAL ve ESAS SINAV

DARBE, OHAL ve ESAS SINAV

Bu içerik 6814 kez okundu.

Ülke olarak toplum olarak en önemlisi insanlık olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Darbe girişimini, kalkışmayı millet olarak engelledik, hepimiz meydanlara çıkıp tek yürek olduk 15 Temmuz gecesi. Fikrimiz, partimiz, etnisitemiz ne olursa olsun darbeye karşı durduk. Bu ülkenin halk iradesiyle yönetilmesini istedik, darbeden çok çekmiş bir millet olarak. Şehitler verdik, birliğimiz ve huzrumuz için kendini feda eden şehitler. Ölenlere rahmet, yaralılara şifa ve ailelere, ülkemize sabır diliyorum. Bir daha böyle günler yaşanmamasını temenni ediyorum. 
Darbe girişimini atlattık çok şükür, ama darbenin ve sonraki sürecin etkileri hala sürmekte. Tutuklamalar, uzaklaştırmalar ve dün gece tüm yurt genelinde ilan edilen olağanüstü hal. Ülkemizin geleceği, demokrasi, en önemlisi niyet ve insanlık sınavından geçiyoruz. 
Toplumsal olarak travma yaşıyoruz. Ve maalesef bu süreç çoğunluğu paranoyak tavırlara, kuşluculuğa şüpheciliğe sevketmekte. Oluşan bu güvensizlik  ortamı insanları kuşkucu, suçlayıcı,öfkw dolu  paylaşımlar yapmaya sevketmekte.
Toplum olarak ülke olarak kuşkuculuk kadar ondan daha şiddetli bir boyutta öfkeye yönelmektetiz. ÖFKE KONTROL problemi sosyolojik bir sorun olarak toplumun geneline yayılmakta. Olayların vehameti ne kadar büyük olursa olsun adli sürece ve yargıya olan güvenimizi sürdürmeli ve kararı merciine bırakmalı, kendimizi yargı makanı görme tehlisinden uzak durmalıyız . Darbenin müsebbibleri yakalanıp gereken cezayı alacaktır; bize düşen öfkemizi kontrol etmek, kışkırtıcı döylemlerden uzak durmak. Durmalıyız ki kurunun yanında yaş da yanmasın. Pirincin içindeki beyaz taşlar ayaklanıyor, zor bir eleme süreci yaşanıyor. Gerçek suçluları ayırtetmek ,KUL HAKKI gibi çok elzem bir günahla Hakk'ın huzuruna gitmemek çok büyük bir dikkat gerektiriyor. O nedenle insanları suçlarken dikkat etmeli, Allah'ın "Karşıma kul hakkıyla gelmeyin" uyarısını ve affetmediği günah olan kul hakkına girmemek için sukunet ve sağduyu ile hareket etmeliyiz. 
Öncelikle herkesin verdiği tepkiler farklı olabilir kabullenmeliyiz. Gündemi takip etmeyen ya da paylaşım yapmayanları suçlamak, darbe akşamı marketlere gidenleri itham etmek (ki korku tüm duyguların zirvesindedir ve daha önce sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı bölgemizde ve darbe geçmişi anıları korku eksenli olan herkesin aynu tepkiyi sergilemesini beklemek ayrı bir kalıba sokma yanlışıdır), darbeye dair değil ama darbenin sorumlularına yada darbe ve sonraki sürece dair farklı yorum yapanları DARBE YANLISI iLAN ETMEK büyük bir ayrışma , ötekileşme ve hatanın göstergesidir. (Sosyal medyada ve gündelik hayatta ciddi ayrışmalar,suçlamalar ve problemler yaşanmakta bu konuya dair). 
Kendimiz gibi düşünmeyen, davranmayan herkesi suçladığımız ve farklılıklara tahammülümüz olmadığı için çok çektik (kürt-türk,sağ-sol vb) ve hala çekiyoruz. Önce ne olursa olsun insanların farklı düşünme haklarına saygılı olmalı sonra kul hakkından azami derecede korkup bizim gibi davranmayaları, düşünmeyenelri suçlamaktan etiketlemekten imtina etmeliyiz. Korkum o ki süreç darbe yanlısı ya da karşıtı değil AKP yanlısı ya da karşıtı ayrımına götürmekte toplumu.. Ve esas tehlikeli olan KUTUPLAŞMAlar, AYRIŞMAlardır ve TAHAMMÜLSÜZLÜKtür ülkeler için. Gün birlik olma zamanı, beraberlik zamanı (bugün değil her gün), öfkemizi kontrol etme zamanı. Olay anında hangi erin ateş ettiğini; hangisinin bilinçle darbe taraftarı olarak hareket ettiğini bilemeden birini linç etmek, şiddet uygulmak eğer ki o kişi masumsa büyük ZULÜMdür ve bizim gibi düşünmeyenleri etiketlemek, bu temizlik sürecinde masum insanlara da suçlu muamalesi yapmak HAKtır. Birbirimizi kışkırtan söylemler yerine temkinli, sağduyulu herşeyden önce merhametli ve adil olan çağrılar yapalım. Farklılıkların var olduğu bir birliğe ve şiddetten uzak bir barışa...

Partisini, liderini, hocasını, atasını, cemaatini yüceltti insanlar oysa Allah  "YALNIZ RABBiNi YÜCELT" buyurmuştu (Müddesir 3) ve bu yüceltiş kör etti idrakleri. Yalnız Rabbimizi yüceltelim, yalnız insanlığımızla imanımızla hareket edelim. Şiarımız ölçütümüz bu olsun. Ne partimiz ne cemaatimiz ne ırkımız ne atamız yalnız insanlığımız ve Yalnız Rabbin rızası.

Birbirmize karşı üstünlüğümüz sadece takva ile olduğu halde biz yıllarca ırk üstünlüğü ile sosyolojik travmalar yaşadık, yaşattık. Cemaat, hoca ve tekrar parti, lider üstünlüğü tehlikesi kol Ülke olarak toplum olarak en önemlisi insanlık olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Darbe girişimini, kalkışmayı millet olarak engelledik, hepimiz meydanlara çıkıp tek yürek olduk 15 Temmuz gecesi. Fikrimiz, partimiz, etnisitemiz ne olursa olsun darbeye karşı durduk. Bu ülkenin halk iradesiyle yönetilmesini istedik, darbeden çok çekmiş bir millet olarak. Şehitler verdik, birliğimiz ve huzrumuz için kendini feda eden şehitler. Ölenlere rahmet, yaralılara şifa ve ailelere, ülkemize sabır diliyorum. Bir daha böyle günler yaşanmamasını temenni ediyorum. 
Darbe girişimini atlattık çok şükür, ama darbenin ve sonraki sürecin etkileri hala sürmekte. Tutuklamalar, uzaklaştırmalar ve dün gece tüm yurt genelinde ilan edilen olağanüstü hal. Ülkemizin geleceği, demokrasi, en önemlisi niyet ve insanlık sınavından geçiyoruz. 
Toplumsal olarak travma yaşıyoruz. Ve maalesef bu süreç çoğunluğu paranoyak tavırlara, kuşluculuğa şüpheciliğe sevketmekte. Oluşan bu güvensizlik  ortamı insanları kuşkucu, suçlayıcı,öfkw dolu  paylaşımlar yapmaya sevketmekte.
Toplum olarak ülke olarak kuşkuculuk kadar ondan daha şiddetli bir boyutta öfkeye yönelmektetiz. ÖFKE KONTROL problemi sosyolojik bir sorun olarak toplumun geneline yayılmakta. Olayların vehameti ne kadar büyük olursa olsun adli sürece ve yargıya olan güvenimizi sürdürmeli ve kararı merciine bırakmalı, kendimizi yargı makanı görme tehlisinden uzak durmalıyız . Darbenin müsebbibleri yakalanıp gereken cezayı alacaktır; bize düşen öfkemizi kontrol etmek, kışkırtıcı döylemlerden uzak durmak. Durmalıyız ki kurunun yanında yaş da yanmasın. Pirincin içindeki beyaz taşlar ayaklanıyor, zor bir eleme süreci yaşanıyor. Gerçek suçluları ayırtetmek ,KUL HAKKI gibi çok elzem bir günahla Hakk'ın huzuruna gitmemek çok büyük bir dikkat gerektiriyor. O nedenle insanları suçlarken dikkat etmeli, Allah'ın "Karşıma kul hakkıyla gelmeyin" uyarısını ve affetmediği günah olan kul hakkına girmemek için sukunet ve sağduyu ile hareket etmeliyiz. 
Öncelikle herkesin verdiği tepkiler farklı olabilir kabullenmeliyiz. Gündemi takip etmeyen ya da paylaşım yapmayanları suçlamak, darbe akşamı marketlere gidenleri itham etmek (ki korku tüm duyguların zirvesindedir ve daha önce sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı bölgemizde ve darbe geçmişi anıları korku eksenli olan herkesin aynu tepkiyi sergilemesini beklemek ayrı bir kalıba sokma yanlışıdır), darbeye dair değil ama darbenin sorumlularına yada darbe ve sonraki sürece dair farklı yorum yapanları DARBE YANLISI iLAN ETMEK büyük bir ayrışma , ötekileşme ve hatanın göstergesidir. (Sosyal medyada ve gündelik hayatta ciddi ayrışmalar,suçlamalar ve problemler yaşanmakta bu konuya dair). 
Kendimiz gibi düşünmeyen, davranmayan herkesi suçladığımız ve farklılıklara tahammülümüz olmadığı için çok çektik (kürt-türk,sağ-sol vb) ve hala çekiyoruz. Önce ne olursa olsun insanların farklı düşünme haklarına saygılı olmalı sonra kul hakkından azami derecede korkup bizim gibi davranmayaları, düşünmeyenelri suçlamaktan etiketlemekten imtina etmeliyiz. Korkum o ki süreç darbe yanlısı ya da karşıtı değil AKP yanlısı ya da karşıtı ayrımına götürmekte toplumu.. Ve esas tehlikeli olan KUTUPLAŞMAlar, AYRIŞMAlardır ve TAHAMMÜLSÜZLÜKtür ülkeler için. Gün birlik olma zamanı, beraberlik zamanı (bugün değil her gün), öfkemizi kontrol etme zamanı. Olay anında hangi erin ateş ettiğini; hangisinin bilinçle darbe taraftarı olarak hareket ettiğini bilemeden birini linç etmek, şiddet uygulmak eğer ki o kişi masumsa büyük ZULÜMdür ve bizim gibi düşünmeyenleri etiketlemek, bu temizlik sürecinde masum insanlara da suçlu muamalesi yapmak HAKtır. Birbirimizi kışkırtan söylemler yerine temkinli, sağduyulu herşeyden önce merhametli ve adil olan çağrılar yapalım. Farklılıkların var olduğu bir birliğe ve şiddetten uzak bir barışa...

Partisini, liderini, hocasını, atasını, cemaatini yüceltti insanlar oysa Allah  "YALNIZ RABBiNi YÜCELT" buyurmuştu (Müddesir 3) ve bu yüceltiş kör etti idrakleri. Yalnız Rabbimizi yüceltelim, yalnız insanlığımızla imanımızla hareket edelim. Şiarımız ölçütümüz bu olsun. Ne partimiz ne cemaatimiz ne ırkımız ne atamız yalnız insanlığımız ve Yalnız Rabbin rızası.

Birbirmize karşı üstünlüğümüz sadece takva ile olduğu halde biz yıllarca ırk üstünlüğü ile sosyolojik travmalar yaşadık, yaşattık. Cemaat, hoca ve  parti, lider üstünlüğü tehlikesi kol gezmekte. Sevdiğimiz şeylere hep zaafımız oldu; takım,aile,parti,grup,cemaat...Ve adil olmak zorlaştı. Zor olan merhametli olmak değil adil olmaktır, merhametimiz sevdiklerimize öfkemiz karşıtlarına olursa adaleti yitiririz. Sempatizanlık tarafgirliğe aşırılığa dönüşmemeli, ifrat tefrit dengesini muhafaza etmeliyiz sevgide de nefrette de. "Sevdiğini ölçülü sev, kızdığına ölçülü kız"hadisine binaen sevgimizde de öfkemizde de ölçülü ve adil olmalıyız .insanları siyasi partilerine, ırklarına göre ayırmadan,  insan bilerek; sevmediğimize bile saygı duyarak... Çevremizi ayrışmaya değil brileşemeye sevkederek...   
Zaman birlik olma ve kul hakkından imtina etme; ayrışmayı, öfkeyi kontrol etme zamanı.. ithamlarımızla, söylemlerimizle ve tavırlarımızla hakka girmemek için islami kaidelere riayet edelim bu süreçte çevremizi kırmaktan ayrışmadan kaçınıp; hassasiyetin zirvesinde, itidal üzere olalım.Kendimizle özdeşleştirp liderleri, farkında olmadan kutsamayalım ve bizden olmayanı aşağılamayalım. Şu fani alemde ne ırktır ne cemaattir ne partidir bizi üstün kılan va daimi olan. Ancak niyetler, amellerdir yanımıza kalan. Bize kalamyacak bir dünya için ne çok günah biriktiriyoruz. Kendimiz için istediğimizi tüm insanlık için isteyebilecek bir enginliğe sahip oluruz dilerim ve kendi ırkımız partimiz için istediğimiz hak ve özgürlükleri tüm dünya insanları ,tüm zulüm ve savaş bölgeleri için isteyecek kadar... Farklılıklara saygı duyulan ve düşünce suçlarının olmadığı bir ülke diliyorum, fikri ne olursa olsun insan olduğu için birbirine değer veren insanlar. Bu ülkeden olmayana, mültecilere; farklı ırk,parti,cemaat,fikirlere saygılı merhametli insanlar.. Hoşgörü dolu yürekler, kibirden uzak fikirler... Ayrışmalar düşmanlığa yol açar ve esas tehlike  başlar. Sadece demokrasi ve özgürlük ihlali değil iç savaş da değil, esas kaygımız Allah rızası olmalı. Ortak kaygımız vatanın da üstünde ilahi rıza ve ilahi adaletse, ne bireysel ve sosyal  ne fiziksel ne sözel ne psikolojik şiddete ele uzatamayız. Dünyada kazanan değil dilerim ahirette kazanankardan eyselin Rabbim bizi. Hacı Bektaşi Veli'nin söylediği gibi incinsek de incitmeyelim.. Ne diyor Mevlana;  
" Mazlum ol, zalim olma.
Üzül de üzen olma. 
Mahşerde hesap zordur, 
Ezil ama ezen olma.." 
Zalimliğe mazlumluğu, ezmeye ezilmeyi, üzmeyi üzülmeyi tercih edebilmek duasıyla. 

Bu yaşananlardan bir ders çıkaraırız dilerim, her şerde bir hayır vardor düsturu ile. Herkes yücelttiğini ve nerde durduğunu,hatalarını sorgular bu sayede dilerim ve öfkeyle kibirle ayrışmaya değil birleştirmeye çaba sarfedelim. Ve lütfen dikkat ! 
Başarıya odaklı değil insanlığa odaklı bireyler yetiştirelim. ibadet eden hırsızlar, ilim sahibi yalancılar yetiştirmemek için ilimden ibadetten önce ahlak öğretelim. Büyük adam olsunlar diye değil adam olsunlar diye evlat yetiştirelim. Yoksa büyük adam olmak için adamlıktan,insanlıktan çıkan nesiller meydana gelir. Komutanın, atasının,hocasının,liderinin sözünü Allah'tan,vicdandan,insanlıktan üstün tutanlar ve bunu bilinçle 
değil istemsiz yapacak kadar itaatker(?), sorgulmayan nesiller! Lütden önce ahlak önve insanlık öğretelim, dini ibadetten ezber surelerden çıkarıp ahlak,değer ve mana eğitimine yönelelim. Gerektiğinde dur diyebilecek, hayır diyebilecek, sorgulama muhakame gücü, özdenetimi yüksek bireyler yetiştirelim . Yoksa klonlanmış ve sürü psikolojisinde itaati kulluğunun önünde ve farkındalığı düşük, ayrıştırıcı bireyler yetişirve  hem kendine hem topluma zarar verir üstelik farkında bile olmadan üstelik iyi niyetle...  ilimdem önce ahlak, ibadetten önce ahlak, insanlık ekelim..

Ve unutmayalım ki kimse sınanmadığı günahın masumu değildir. Kendinizi masum addetmeyelim. En büyük tehlikelerden biri de bu:  Kendimizi üstün görmek... Üstünlük psikolojisinden çok çektik; ırk üstünlüğü, fikir üstünlüğü, parti, cemaat üstünlüğü... Ne bireysel ne toplumsal olarak üstünlük, kibir yanılgısına düşmemeliyiz. Aidiyet duygumuz, bireysel olarak yargılanıp hesap vereceğimiz gerçeğinin önüne geçmemeli ve ferdi söylem ve eylemlerimize azami derecede dikkat etmeliyiz. Çok sinsi bir tehlike daha yayılmakta topluma, imanımızla üstün bulma psikolojisi. Herkes kendini daha iyi(?) Müslüman,daha iyi insan addetmekte. Bu enaniyet çok tehlikeli; üstelik iki alemde de. Kalbinde zerre kadar kibir olan cennetin kokusunu alamayacak ayeti kazınsın zihnimize  ve Şu ayet yer etsin belleğimize: 
"Ey insanlar! Muhakkak ki Biz, sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi (değişik) milletlere ve kabilelere ayırdık. Hiç şüphesiz Allah katında sizin en kerim (üstün ve değerli) olanınız, (ırk yada soy olarak değil) takvada (korkup-sakınmada) en ileride olanınızdır. Muhakkak ki Allah, en iyi bilen ve haberdar olandır." (Hucurat,13) 
Yalnız Allah'tan korkmak ve yalnız O' u yüceltmek, ayrışma değil birleşmeyi ve mazlumluğu zulme yeğlemek, esas alem için yaşamak, esas sınavı geçmek, kötülüğe kötülükle değil iyilikle muamele etmek duasıyla...
"iyilikle kötülük bir olmaz. O halde sen kötülüğü en güzel tarzda uzaklaştırmaya bak. Bir de bakarsın ki seninle kendisi arasında düşmanlık olan kişi candan, sıcak bir dost oluvermiş!” (Fussilet, 41/34)

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
Madde Bağımlıları Mücadele Derneği’nde silahlı kavga
Madde Bağımlıları Mücadele Derneği’nde silahlı kavga
Bizans ve Romalılara ait tarihi eser yakalandı
Bizans ve Romalılara ait tarihi eser yakalandı