Advert

Çayönü'ndeki arkeolojik kazılara yeniden başlandı

Çayönü'nde 1964 yılında başlatılan ancak 1991 yılında güvenlik nedeniyle ara verilen ve 24 yıl sonra 2015 yılında yeniden başlanılan kazılar çevre köylerde yaşayanların da desteğiyle sürüyor.

Çayönü'ndeki arkeolojik kazılara yeniden başlandı
Bu içerik 4724 kez okundu.

Ergani ilçesinde dünyada tarım yapılan ilk yerler arasında bulunan Çayönü, göçebelikten yerleşik köy yaşantısına, avcılık ve toplayıcılıktan besin üretimine geçilen ''Neolitik Devrim'' olarak da bilinen teknolojik yaşam biçimi, beslenme ekonomisi ve insan doğal çevre ilişkilerinin tümüyle değiştiği kültür tarihiyle ilgili buluşlarda birçok ilki de içeren canlı ve ilginç bir yerleşme alanı.

 

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aslı Erim Özdoğan başkanlığında devam eden kazılar ve yapılan düzenlemelerle Çayönü'nün açık hava müzesine dönüştürülmesi hedefleniyor.

Doç. Dr. Özdoğan, yaptığı açıklamada, Çayönü'nde 1991 yılında güvenlik gerekçesiyle ara verilen kazı çalışmalarının Kültür ve Turizm Bakanlığınca sağlanan kaynakla 3 yıldır devam ettiğini söyledi.

29 kişilik ekiple Çayönü'nde kazı çalışmalarına başladıklarını ifade eden Özdoğan, Eylül ayının sonuna kadar çalışmaları tamamlamayı planladıklarını belirtti.

Özdoğan, Kazı çalışmalarında geçen sene başladığımız arazi çalışmasında Çayönü doğu kesiminde ne olduğu ne bittiği görmek için çalışmalarımız devam ediyor. Kazı çalışmalarımız bir tane on onluk bir tane beş onluk açma ile eski açmalarla birlikte 4 açmalarımızda kazı çalışmaları devam ediyor. Şuan da Çay önünün 4 farklı evresine ait bina kalıntıları bulduk. Bu sene çok önemli taşına bilir bir buluntumuz yok. Bulduğumuz bina kalıntılarının mimari çok ilginç, yerleşimin dağılımı farklı kuzeye dağılı hakkında fikir veriyor. Kazı çalışmalarında kuzeyde açılan açmalarda ise çocuğa ait mezar kalıntısına rastladık. Çalışmalarımızı eylülün ortalarına kadar devam edeceğini anlatan Özdoğan, şöyle konuştu.

Burası 1964 yılındaki kazıdan sonra hiç araştırılmamış bir bölgeydi. Açık hava müzesi olarak düzenlediğimiz yerde çok güzel, büyük binalar, daha çok kamusal olarak ayrılan kısımlarda daha önemli kişilerin oturduğu konutlar, daha batıdaki kazısını bitiremediğimiz kesimde de daha çok konutlar ve işlik yerleri yer alıyor.

Çalışmalarda şu ana kadar hiç bakılmamış olan Çayönü'nün doğu kesimini ele aldıklarına işaret eden Özdoğan, "Buradaki alanı o zamanki halkın nasıl değerlendirdiğini ve nasıl kullandığını anlamaya yönelik bir çalışmamız var. Üst tabakalarda daha önce tam tabakasını bulamadığımız çanak çömlek ve onun altında da çanak çömleksiz bazı yapılar ortaya çıkmaya başladı." diye konuştu.

Özdoğan, eğimli kısımlarda şu andaki mimariye göre ızgara şeklinde planlı yapılar, onun biraz üstünde ise birtakım kalıntılar göründüğünü anlatarak daha kuzeydeki bölümde ulaştıkları çanak çömleklerin 1989-1991'de gün ışığına çıkarılan çanak çömlekli tabakadan daha eski bir tabaka olduğunu vurguladı.

Bu durumun Çayönü'nde çanak çömlekli dönemin tahmin ettiklerinden daha uzun sürdüğünü gösterdiğine dikkati çeken Özdoğan, bunun da Çayönü'nün önemini artırdığını aktardı.

"Bu kadar uzun süreli aynı yerde kesintisiz tabakaları veren Kuzey Mezopotamya'da hemen hemen hiç yerleşme yok. Yaklaşık 3 bin metrekare açıldı. Neolitik yerleşme için oldukça geniş bir alan. Dolayısıyla burada elde etiğimiz sadece mimari değil, diğer buluntulardaki istatistiki bilgiler, sağlam bilgilere dayanır." ifadelerini kullanan Özdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bazalt çakmak taşı gibi çeşitli aletlerin üretildiği, hammadde kaynaklarının ve akarsuların bulunduğu bölgenin av hayvanı açısından da çok zengin olduğu görülüyor. Buğday, hayvan yemi ve çok kullanılan arpa çevrede doğal olarak yetişmiş ve insanların karnını doyurma kaygısı yokmuş. Bölge bakır rezervi açısından önemli. Bakırı da zaman içinde geliştiriyorlar. Bakırın ısıtılıp dövüldükten sonra biçim verildiğini ve çok daha kolay biçimlendiğini keşfediyorlar. Burada çok ciddi bir bakır işçiliği gelişiyor ve madencilik tarihi dünyada Çayönü ile başlıyor."

Çayönü'nün tarihteki yeri
Diyarbakır'ın kuzeyinde, Ergani Ovası'nda Dicle Nehri'nin kenarında bulunan Çayönü, 1963 yılında keşfedildi. İlk kazılar Dr. Halet Çambel ve Prof. Dr. Robert J. Braidwood tarafından başlatıldı.

Çayönü'nün tarihteki yeri
Diyarbakır'ın kuzeyinde, Ergani Ovası'nda, Dicle Nehri'nin kenarında bulunan Çayönü 1963 yılında keşfedildi. İlk kazılar Dr. Halet Çambel ve Prof Dr. Robert J. Braidwood tarafından başlatıldı. Sesverenpınar (Hilar) yakınlarında bulunan eski adı Kotaberçem (Çayboyu) olan tarih öncesinden kalma bir höyüktür. Höyük çevresinde resimli resimsiz mağaralar, mağara duvarları kullanılarak yapılmış evlerin izleri bulunmaktadır. Arkeolojinin ilk veri tabanında tarıma ilk başlanılan yer olarak gösterilmiş olması açısından önemlidir. Çayönü'de ilk yerleşim M.Ö.10200 yıllarında olmuştur ve bölgede M.Ö. 4200'lü yıllara kadar yaşanmıştır. 6000 yıl boyunca yuvarlak planlı kulübeler, ızgara plan, taş döşemeli gibi birbirinden farklı mimari tasarımlarda binalar bulunmuştur.

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
Ehliyette yeni dönem: Testi geçemeyen trafiğe çıkamayacak
Ehliyette yeni dönem: Testi geçemeyen trafiğe çıkamayacak
Seçim bitti kavgası bitmedi: Diyarbakır’daki kavgada 4 kişi yaralandı
Seçim bitti kavgası bitmedi: Diyarbakır’daki kavgada 4 kişi yaralandı